ALACAĞIN DEVRİ

(ALACAĞIN TEMLİKİ )

 

1. Alacağın Devri (Alacağın Temliki) Hukuki Temeli Nedir?

 

Türk Borçlar Kanunu'nun 183/1.maddesine göre;

“Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir.

Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez.”

 

Yukarıda da açıklandığı üzere kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir. Söz konusu Türk Borçlar Kanunu’nun 183.maddesindeki düzenlemeye göre, alacağın devri (alacağın temliki); alacaklı ile üçüncü kişi arasında yapılan ve borçlunun rızası aranmadan üçüncü kişiye kazandırıcı niteliği olan bir tasarruf işlemidir. Söz konusu kazandırıcı işlem niteliğindeki tasarruf karşılıklı ya da karşılıksız olabilir. Alacağın devrinin yazılı şekilde yapılması geçerlilik şartıdır.

Türk Borçlar Kanunu’na göre, alacağın devri için devredenle (ilk alacaklı) devralan (ikinci alacaklı) arasında bir sözleşmenin (temlik senedinin) yapılması gerekir. Bu sözleşme üzerine, ilk alacaklının malvarlığındaki mevcut olan alacak yeni alacaklıya, yani alacağı talep hakkı devralana geçer. Bu nedenle, bir borç doğuran sözleşme değil, bir tasarruf işlemi vardır. Diğer yandan, Türk Borçlar Kanunu'nun 183ile 194.maddeleri aralarında düzenlenen, alacağın devrinde, devredilen taraflar arasında mevcut olan borç ilişkisi değildir. Bu borç ilişkisinden doğan tek tek alacaklardır. Bundan dolayıdır ki; alacağın devrine rağmen, alacaklı borç ilişkisinden doğan talepleri, yine kendisi ileri sürebilir.

Sözleşme zorunluluğunun istisnaları Türk Borçlar Kanunu'nun 185.maddesinde düzenlenmiş olup, bunlar alacağın kanuni devri ve alacağın yargısal (kazai) devridir. Kanuni devrin en başta geleni, miras durumudur. Yargısal devirde ise, birinci alacaklı ile ikinci alacaklı arasında hiçbir sözleşme olmaksızın, mahkeme kararı ile alacak ilk alacaklının malvarlığından ikinci alacaklının malvarlığına geçer. Örneğin, Türk Medeni Kanunu'nun 650.maddesine göre, mirasın taksiminde (mirasın paylaşılması) anlaşmaya varmayan mirasçılardan birisinin müracaatı üzerine, mahkeme kararı ile alacağın temellük edilmesi hali şeklinde örneklenebilir.

Alacağın devrinde, alacağın geçirilmesi borçlunun rızasına bağlı değildir. Hatta haberinin olması da gerekmez. Borçlu tarafından alacağın devrine itiraz edilse dahi, alacak mücerret sözleşme ile intikal etmiş olur. Ancak nisbi haklar (alacak hakları) alacağın devrine konu olabilirler. Mutlak haklardan (ayni haklar) doğan yetkilerin ve istemlerin devri mümkün değildir.

 

2. Alacağın Devri Sözleşmesinin Geçerlilik Şekli Nedir?

 

Türk Borçlar Kanunu'nun 184. maddesine göre; “Alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Alacağın devri sözü verme, şekle bağlı değildir.”

Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere alacağın devrinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır. Yani alacağın devrinde yazılı düzenlenme geçerlilik şartıdır. Ancak, kanuna göre, alacağın devri sözü (temlik vaadi), kanuni temlik ve kazai temlik şekle tabi değildir.

Türk Borçlar Kanunu'nun 29/2. maddesine göre, kanundaki istisnalar hariç ön sözleşmenin geçerliliği asıl sözleşmenin şekline bağlı olması, yani şekle bağlı sözleşmenin vaadinin (ön sözleşmenin) de şekle bağlı olması gerekir. Ancak, alacağın temliğini vaat etmek (alacağın devri sözü verme), bir vaat değil başlı başına bir sözleşmedir. Alacağın devri sözü veren kimse sözünü yerine getirmediği takdirde, mahkemeye müracaat ile davalının Türk Borçlar Kanunu'nun 184. maddesine göre yazılı bir devir sözleşmesi yapmasını isteyebilir. Mahkemenin vereceği karar, söz veren kişinin iradesi yerine geçer.

Alacağın devri sözleşmesi ile temlik olunan alacağı doğuran sözleşme herhangi bir sebeple geçerli olmasa dahi, alacağın devrinin bizzat kendisi geçerlidir.

 

3. Devredilebilen Alacaklar Nelerdir?

 

TBK'nın 183. maddesine göre, "Kanun, sözleşme veya işin niteliği engel olmadıkça alacaklı, borçlunun rızasını aramaksızın alacağını üçüncü bir kişiye devredebilir." Düzenlemeye göre, vadesi gelsin gelmesin, şarta bağlı olsun veya olmasın, bütün alacakların (alacağın kaynağı ister sözleşme, ister haksız fiil, ister haksız iktisap veya kanun olsun) devri mümkündür. Ancak, TBK'nın 366/1. maddesine göre, ürün kirasında kiralananın başkasına devredilmesi; TBK'nın 300/2. maddesine göre, ödünç alanın aldığı ödüncü başkasına devretmesi yasaktır. Yine, eğer, alacaklının değişmesi, edimin niteliğinde bir değişiklik meydana getiriyorsa işin niteliği gereği devir mümkün değildir. Devir konusu alacak kamu düzenine, genel ahlaka, kişilik haklarına aykırı olamaz.

Asıl borç ilişkisinde, taraflar alacağın devredilemeyeceğini kararlaştırabilirler. Bu durumda alacağın devri mümkün değildir. Ancak iyiniyetli üçüncü kişilerin mağduriyetlerinin önlenmesi için TBK'nın 183/2. maddesi- ne göre, "Borçlu, devir yasağı içermeyen yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı devralmış olan üçüncü kişiye karşı, alacağın devredilemeyeceğinin kararlaştırılmış bulunduğu savunmasını ileri süremez."

Bazı alacaklar hakkın niteliği gereği temlik edilemez. Örneğin; Nafaka, bizzat alacaklının kendisine ödenmesi gereken, aile üyelerinin korunması için gerekli olan ve nafaka bağlanan aile üyelerinin geçimini sağlayan bir alacak niteliğinde olduğundan, Asıl alacağa bağlı kefaletin bağımsız bir alacak olmaması nedeniyle, Devirleri mümkün değildir.

 

4. Alacağın Kısmen Devri Mümkün Müdür?

 

Alacağın veya hakkın devrinin kısmen yapılması da mümkündür. Eğer devredilecek alacak bölünebiliyorsa, alacaklı alacağının bir kısmını devralana devrederek, diğer kısmını malvarlığında tutabilir veya başkasına devredebilir. Ancak kısmi devir sırf borçluyu taciz etmek amaçlı olmamalıdır.  Yukarıda da bahsettiğimiz üzere kısmi devir yapılabilmesi için devire konu alacağın bölünebilir nitelikte olması gerekir.

 

5. Fer'i Hakların Devri Nasıl Olur?

 

TBK'nın 189. maddesine göre "Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer. Asıl alacakla birlikte işlemiş faizler de devredilmiş sayılır." Alacağın fer'i haklarının devir alana geçmesi için, ayrı bir anlaşma yapılmasına gerek yoktur. Bu fer'i haklar; faiz, teminat hakları, yenilik doğuran haklar ve rüçhan (öncelik, imtiyaz) haklarıdır.

 

6. Alacağın Devrinin Sonuçları Nelerdir?

 

Alacağın devri ile borçlunun borcunu devredene ifa etme yükümlülüğü devredenin de borçludan böyle bir ifayı isteme hakkı sona erer. TBK'nın 188/1. maddesine göre, "Borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebilir." Yani, borçlu, TMK'nın 188/1. maddesine göre, devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana karşı da ileri sürebilir. Bu savunmalar; devreden alacaklının fiil ehliyetinin bulunmadığı, devir sözleşmesinin irade fesadı ile bozulmuş olduğu, alacaklının devir yetkisinin bulunmadığı, devir yapan temsilcinin yetkili olmadığı, alacağın kanunen veya işin niteliği gereği devredilemeyeceği, alacağın vadesinin gelmediği veya şarta bağlı ise şartın gerçekleşmediği gibi.

TBK'nın 188/2. maddesine göre ise, "Borçlu, devri öğrendiği anda muaccel olmayan alacağını, devredilen alacaktan önce veya onunla aynı anda muaccel olması koşuluyla borcu ile takas edebilir." Takasın ileri sürülebilmesi için, taraflar arasında karşılıklılık olması gerekir. Ancak, kanun burada borçluyu korumak için, bu karşılık şartı olmamasına rağmen, borçlunun yine de takas ileri sürebileceğini kabul etmiştir. Ancak bunun için, borçlunun takas olarak ileri sürdüğü alacağının temlikten önce muaccel olması gerekir.

Borçlunun devredene iyiniyetli ifada bulunması halinde TBK'nın 186. maddesine göre, "Borçlu, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya; alacak birkaç kez devredilmiş- se, son devralan yerine önceki devralanlardan birine iyi niyetle ifada bulunarak borcundan kurtulur." Ancak, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından borçluya bildirilmişse, yani borçlu iyiniyetli değilse, borcu ancak devralana ifa ettiği takdirde borcundan kurtulmuş olur. Aksi halde, devralana tekrar ifa etmekle yükümlüdür. Alacağın devredildiği ihbarı hiçbir şekle tabi değildir.

Alacağın, devralana gerçekten devir edilip edilmediği çekişmeli ise, borçlunun ikinci defa ödeme tehlikesinin önlenmesi için TBK'nın 187. maddesinde düzenleme yapmış ve borçluya ifadan kaçınma ve tevdi mahalli tayini isteme hakkı tanımıştır. Bu maddenin birinci fıkrasına göre; "Kime ait olduğu çekişmeli bulunan bir alacağın borçlusu, ifadan kaçınabilir ve alacağın konusunu hâkim tarafından belirlenen yere tevdi etmekle borçtan kurtulur." Borçlunun burada seçimlik hakkı mevcuttur. Gerçek alacaklının kim olduğu tespit edilinceye kadar ifadan imtina etmek veya TBK'nın 107. maddesine göre mahkemeden tevdi mahalli tayinini istemek. Ancak TBK'nın 187/3. maddesine göre, eğer taraflar arasında bir dava mevcut ise ve alacak muaccel ise, taraflardan her biri borçluyu dava edilmiş olan miktarı tevdi etmeye zorlayabilirler. Bu durumda borçlu alacağı tevdi etmek zorundadır. TBK'nın 187/2. maddesine göre ise, "Borçlu, alacağın çekişmeli olduğunu bildiği hâlde ifada bulunursa, bundan doğacak sonuçlardan sorumlu olur."

 

7. Garanti Borcu Nedir?

 

Türk Borçlar Kanunu’nun 191.maddesine göre;

“Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur.

Alacak bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir.”

 

7.1. Devreden Yönünden Garanti Borcu

TBK'nın 191/1. maddesine göre,

“Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur."

Bu nedenle, devreden, devrettiği alacak mevcut değilse veya o bunu daha evvel bir başkasına devretmişse, üzerinde tasarruf yetkisi bulunmayan bir alacağı (iflas masasına giren bir alacak gibi) devretmişse, alacak mutlak veya nisbi butlanla malul ise, devralana karşı teminat borcu dolayısıyla sorumlu olur. Ancak, devir anında alacak çekişmeli olup da, devralan çekişmeyi biliyorsa garanti yükümlülüğü olmaz. Ayrıca alacağın devrinden sonra hasara uğraması, yok olması hallerinde de garanti yükümlülüğü yoktur. Yine normal bir alacak devredildikten sonra, zamanaşımına uğramış, eksik borç haline gelmişse alacaklının garanti borcu da ortadan kalkar. Ayrıca, TBK'nın 191. maddesinde düzenlenen garanti borcu, borca bağlı olup, borç nedeniyle doğar. Eğer, devralan, borcun bizzat kendisinden değil de, fakat borçlunun şahsı dolayısıyla alamamış ise, devralanın devredene karşı başvuru hakkı mevcut değildir.

TBK'nın 193. maddesinde garanti kapsamına giren haklar düzenlenmiş olup, düzenlemeye göre,

Devralan garanti ile yükümlü olan devredenden aşağıdaki istemlerde bulunabilir:

1. İfa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesini.

2. Devrin sebep olduğu giderleri.

3. Borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderleri.

4. Devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlarını isteyebilmektedir.

Maddeye göre garanti kapsamına şunlar girmektedir; ifa ettiği karşı edim ve faizi, devrin sebep olduğu giderler (noter masrafları, harç giderleri, pul paraları vs.), borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderler ile devreden kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlar.

TBK'nın 191/2. maddesine göre,

"Alacak bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir."

Yani şu hallerde devredenin garanti borcu yoktur; karşılıksız devirler, kanuni devirler ve yargısal devirler. Karşılıksız ve kanuni devirde, devreden, devir anında alacağın varlığını garanti borcu olmadığı gibi, borçlunun aczinden de sorumlu değildir.

 

7.2. Devralan Yönünden Garanti Borcu

 

Devralan, borçludan ödeme talebinde bulunurken, alacağı devraldığını ispat etmekle yükümlüdür.