Baz istasyonları, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu'nun 37. maddesi gereğince Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı (BTK) tarafından bu konuyu düzenleyen Yönetmelikteki yer, ölçü ve limit değerlere göre verilen güvenlik sertifikası gereğince kurulan, günümüzde haberleşme ve iletişimin sağlanmasında önemli bir yeri olan, genel olarak alıcı/verici antenleri sayesinde elektromanyetik dalgaları (sinyalleri) alma ve gönderme işlemi yapan sistemlerdir. Konuşmanın az olduğu kırsal alanlarda 35 km'lik, konuşma trafiğinin daha yoğun olduğu şehir merkezlerinde ise 1-2 km'lik bir mesafe içinde hizmet verebilen, çıkış güçleri oldukça düşük olan cihazlardan oluşmaktadır.
Ulaşılan son teknolojik gelişmelere göre, telefonla haberleşme ve iletişimin sağlıklı ve verimli olarak gerçekleştirilebilmesi için baz istasyonlarının bal peteği benzeri hücresel bir yapıda ve her bir peteğin içinde de en az bir baz istasyonu bulunacak şekilde kurulması zorunludur. Her bir istasyon kapasitesi itibariyle belirli sayıda abonenin haberleşmesini sağlayabileceğinden, nüfusun yoğun olduğu yerleşim merkezlerinde daha çok sayıda baz istasyonu kurulması gerekmektedir. Şehirlerin dışına çıkartılmaları halinde hücresel yapı bozulacağından haberleşme ve iletişimin sağlanabilmesi için gerek baz istasyonlarından abonelere gerekse abonelerden baz istasyonlarına karşılıklı olarak gereğinden çok yüksek elektromanyetik dalgalar gönderilmek zorunda kalınacak, toplum sağlığı olumsuz yönde etkilenecektir.
Cep telefonları ve diğer mobil cihazların kullanılmasındaki artışla orantılı olarak baz istasyonu ihtiyacı da artmakta ve yerleşim yerlerindeki binaların çatıları veya yüksek noktaları her geçen gün bu cihazlarla daha çok dolmaktadır. Yerleşim yerlerindeki baz istasyonu sayısının artmasıyla birlikte bunlara ilişkin hukuki uyuşmazlıkların sayısında da artış yaşanmıştır. İnsanlar mobil cihazlarını kullanmaya devam etmeyi istemekte ancak kendi yaşam çevrelerinde baz istasyonu bulunmasına şiddetle karşı çıkmaktadır. Yakın çevrelerinde baz istasyonu bulunanlar bunların kaldırılması için ve/veya yakınlarında baz istasyonu inşa edilmesi nedeniyle tazminat talebiyle davalar açmaktadır
05.11.2008 tarihli ve 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve bu Kanun gereğince çıkartılan Yönetmelik uyarınca; baz istasyonlarının sağlığa zarar vermeyecek şekilde, nerede, nasıl, hangi ölçü ve limitler dahilinde kurulacağını belirleme ve kurallarını koyma işlemleri, BTK'nin görev ve yetkisindedir.
İnsan sağlığına etkileri konusunda başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere, Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (ICNIRP), Elektrik Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) gibi birçok uluslararası kuruluşun yapmış olduğu çalışmaların neticesinde birtakım sınır değerler belirlenmiştir. BTK tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikte de Türkiye'de geçerli olacak sınır değerleri; İngiltere, Amerika, Kanada, ICNIRP ve Avrupa Birliğinin kabul ettiği değerin yaklaşık 4’ü olarak kabul edilmiştir.
Sağlığa zarar verdiği iddiası dışında baz istasyonlarının sertifikada belirtilen limit değerlere ve güvenlik mesafesine uygun olarak kurulmadığı, başlangıçta uygun kurulsa dahi sonradan sertifikadaki limit değer ve güvenlik mesafelerine aykırı davranıldığı gerekçesi ile kaldırılmasına ilişkin talep ve itirazların ilgili mevzuat gereğince BTK'ye yapılması gerekmektedir. Bu kurumun uygulamalarına ve kararlarına karşı da idari yargıda dava açılmalıdır. Keza davacı, baz istasyonunun limit değerlere ve güvenlik mesafelerine uygun olmasına rağmen zararlı olduğunu iddia ediyorsa, idari yargıda, idareye karşı yönetmeliğin iptali davası açması gerekir.
Adli yargıda görülecek davalarda ise davanın kabul edilebilmesi için öncelikle baz istasyonunun yönetmelikte belirtilen limit değerlere uygun bulunmadığı ve sağlığa zarar verdiğine ilişkin iddiaların kanıtlanması gerekir.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan hallerde el atmanın önlenmesi davası açılabilmesi için, kural olarak bir zararın doğmuş olması gerekir. Ancak, istisnaî durumlarda, henüz zarar meydana gelmese dahi, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise bu hak kullanılabilir.
Özetlemek gerekirse; mahkemece ortaya konulması gereken en önemli konu baz istasyonunun sağlık yönünden zararının açıkça ortaya konulmasıdır. Bunun için de Kanun'la belirlenen frekans değerlerin sınırında veya altında yayın yapıyor olması gerekeceğinden yapılacak keşifte frekans değerlerinin ölçülmesi gerekecektir.
Genel Olarak Medeni Kanun’un “Komşu Hakkı” üst başlığını taşıyan 737. maddesi uyarınca; “herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır”. Hükümden anlaşıldığı üzere, TMK. m. 737, bir kimsenin taşınmazını kullanırken ve özellikle taşınmazı üzerinde herhangi bir işletme faaliyetini sürdürürken komşusuna zarar verecek taşkınlıklarda bulunmasını yasaklamaktadır.
Malikin sorumlu tutulabilmesi için taşkınlığın kusurlu bir fiil sonucu meydana gelmesine ise gerek yoktur. Kural olarak hiç kimse, maliki olduğu taşınmazı tahsis amacına uygun olarak kullanmaktan alıkonamaz. Bunun sonucu olarak, bir kimse komşu taşınmazda yürütülen işletme faaliyetinin çevresel vb. etkilerine komşuluğun gereği olarak katlanmak durumundadır. Ne var ki kanun koyucu taşınmaz malikinin, komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan taşkınlıklarda bulunmasını yasaklamış ve bu sayede komşular arasında yaşanabilecek olası çıkar çatışmalarını önlemeyi ve aralarında bir denge kurmayı amaçlamıştır. Bir “taşkınlık” durumda komşusunun taşınmazı kullanması nedeniyle zarar gören malik, olağan kullanımı aşan bu taşkınlığı ispatlaması halinde 730. maddede yer alan eski hale getirme, tehlikenin giderilmesi ve zararın tazminine ilişkin davalardan istediğini açabilecektir.
Baz istasyonunun kaldırılmasına ilişkin davalarda asliye hukuk mahkemesi görevlidir.
Baz istasyonunun kaldırılmasına ilişkin davalarda yetkili mahkeme HMK'nin 12. maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesidir.
Baz istasyonunun kaldırılmasına ilişkin davalarda HMK'nin 118. vd. maddeleri gereğince yazılı yargılama usulü uygulanır.
Baz istasyonunun kaldırılmasına ilişkin davalarda;
-Tapu kaydı,
- Güvenlik sertifikası,
-Kira sözleşmesi,
- Keşif,
- Uzman bilirkişi raporu,
Yukarıda bahsettiğimiz hususlar baz istasyonunun kaldırılmasına ilişkin davalarda başlıca araştırılacak deliller arasındadır.