Bilişim teknolojilerinin hızla gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla birlikte, bilişim suçları da giderek daha fazla artmaktadır. Bu suçların temel nedenleri arasında, bilişim teknolojilerine olan erişimin kolaylaşması, suçluların yakalanma riskinin düşük olması ve bu suçların maddi kazanç sağlayan bir araç olarak görülmesi yer almaktadır.
Bilişim suçları, çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Bu suçlar arasında, bilgisayarlara ve ağlara yönelik saldırılar, dolandırıcılık, hakaret, müstehcenlik, fikri ve sınai haklara tecavüz, kişisel verilerin ihlali gibi suçlar yer almaktadır.
Bilişim suçları, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde ciddi zararlara yol açabilmektedir. Bu suçlar, bireylere maddi ve manevi zararlar verirken, toplumda güven ortamının bozulmasına ve ekonomik kaybın yaşanmasına neden olabilmektedir.
Bilişim suçlarına karşı korunmak için, bireylerin ve kurumların bazı önlemler alması gerekmektedir. Bu önlemler arasında, bilişim teknolojileri konusunda bilgi sahibi olmak, güçlü güvenlik önlemleri almak ve suçları bildirmek yer almaktadır.
Bilişim sözcüğü ise, bilginin otomasyona tabi tutulması sonucunda işlenmesini, başka deyişle, verinin saklanması, organize edilmesi, değerlendirilmesi, nakledilmesi, çoğaltılmasını da kapsamaktadır. Madde gerekçesinde bilişim sistemi, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistem olarak tarif edilmiş, "veri" kavramının da tüm bilişim suçlarının üzerinde işlendiği suçun konusu olduğu kabul edilmiştir. Bu tanımlamalardan da anlaşıldığı üzere, bilişim sistemi, bilgisayara göre daha geniş bir alanı kapsayan bir üst kavramdır. Bilişim sisteminde veri iletişimi, bilgisayarla birlikte, elektronik, manyetik veya bazı mekanik araçlarla bir ağ üzerinden sağlanabilir. Bilişim suçları ise, verilere ve/veya veri işlemle bağlantısı olan sistemlere karşı bilişim sistemleri aracılığıyla işlenen suçlar olarak tanımlanabilir.
Türkiye'de internet ile ilgili en kapsamlı düzenleme 2007 yılında 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun ile yapılmıştır.
5651 sayılı Kanun ile ilk defa;
5651 sayılı Kanununun 8 inci maddesinde erişimi engellenebilecek suçları katalog halinde saymıştır. İnternet ortamında yapılan ve içeriği aşağıdaki suçları oluşturduğu hususunda yeterli şüphe sebebi bulunan yayınlarla ilgili olarak erişimin engellenmesine karar verilir. Bunlar:
26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan katalog suçlar;
1) İntihara yonlendirme (madde 84),
2) Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226)
6) Fuhuş (madde 227)
7) Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (madde 228), suçları ve
25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçlar.
Bu suçlardan bir veya birkaçına ilişkin suç tespit edilen bir internet sitesi ile ilgili vatandaşlarımız ihbarweb.org.tr adresinden şikayetlerini gerçekleştirebilmektedirler.
Teknolojinin her geçen gün ilerlemesiyle, her geçen gün farklı suç türleri ortaya çıkarmaktadır. Bu kapsamda değişime ve gelişime en açık olan suçu ise bilişim suçları oluşturmaktadır. Globalleşen dünyada yeni bir teknolojik gelişme bütün dünyaya yayılmaktadır. Bunun sonucunda da ülkemizde de gelişen teknolojiye bağlı olarak yeni bilişim suçları ortaya çıkmaktadır.
Ülkemizde de bilişim suçlarına yonelik tek bir kanun yoktur. Onun yerine mevcut kanunlara bilişim suçlarıyla ilgili hükümler eklenmiştir.
Türkiye'de bilişim alanında gerçekleştirilen yasal düzenlemeler, genel olarak AB direktifleri ile uyumlu olacak şekilde hazırlanmıştır. Bilişim suçları, her suçun kendi alanına ilişkin düzenlemeler içermektedir.
Bilişim suçlarına yonelik Türkiye'de ilk yasal metin, 765 sayılı Türk Ceza Kanununa 1991 yılında eklenen “…bilgileri otomatik işleme tabi tutan sistem…” ibaresidir. Bundan sonra ortaya çıkan ihtiyaçlar neticesince bir çok kanuna bilişim ile ilgili hükümler eklenmiştir.
Bilişim suçları ile ilgili en kapsamlı düzenleme 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer almaktadır.
Türk Ceza Kanununun onuncu bolümünde bilişim alanında suçlar başlığı altında bilişim sistemine girme, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme ile banka ve kredi kartlarının kotüye kullanılması konularında düzenleme getirmiştir.
Türk Ceza Kanununun 243. 244. ve 245. maddelerinde bilişim suçları düzenlenmiştir.
Türk Ceza Kanununun 243. maddesi, “(1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir. (2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir. (3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” hükmüne amirdir.
TCK 243. maddesi ile bir bilişim sisteminin bütününe ve bir kısmına hukuka aykırı, olarak girilmesi ve orada kalmaya devam edilmesi suç olarak düzenlenmiştir. Verilerin ele geçirilmesi şartı aranmaksızın bilişim sistemine hukuka aykırı olarak girilmesi ve bu suretle bilişim sisteminin güvenliğinin ihlal edilmesi suç, haline getirilmiştir.
TCK 243 düzenlenmesi ile, Avrupa Konseyi Siber Suç Sozleşmesinin “Kanunsuz Erişim” başlıklı 2. maddesindeki “Her bir taraf devlet bir bilgisayar sisteminin her hangi bir bolümüne haksız ve kasıtlı olarak erişilmesini suç kapsamına almak için gerekli kanuni düzenlemeyi yapmalı, gerekli onlemleri almalıdır.” düzenlemesine paralellik sağlanmıştır.
Korunan hukuki değer bilişim sisteminin güvenliğinin sağlanmasıdır. Bunun yanında bilişim sisteminin kullanıcısı ve bu sistemden, yararlanan kişilerin farklı türden kişisel yararları da korunmaktadır.
Suçun maddi unsurunu bilişim sistemi oluşturmaktadır. Bu suçun oluşması için bilişim sistemine hukuka, aykırı olarak girilmesi ve orada kalmaya devam edilmesi gerekmektedir. İki eyleminde beraber aynı anda gerçekleşmesiyle suç oluşmaktadır.
Bu suçun oluşması için genel kast yeterlidir. Suçun faili herkes olabilir. Herkes suçun mağduru olabilir, gerçek veya tüzel kişiler olabilir.
Türk Ceza Kanununun 244. maddesi,
“(1) Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, sisteme veri yerleştiren var olan verileri başka bir yere gonderen kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Bu fiille bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşun ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının başka bir suç oluşturmaması halinde iki yıldan altı aya kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.” hükmünü amirdir.
Bu suç tipiyle Avrupa Siber Suç Sozleşmesinin 4. maddesinde ongorülen “verilere müdahale” ve 5. maddesinde ongorülen “sistemlere müdahale” düzenlemelerine paralellik sağlanmaya çalışılmıştır.
Maddenin gerekçesinde de yer verildiği üzere sistemlere zarar verme suç haline getirilmiştir. Bilişim sistemlerinde yer alan verilerin ya da programların kısmen veya tamamen tahrip edilmesi değiştirilmesi işlevlerinin üzerinde oynanması olağan işleyişinin engellenmesi erişimin kısıtlanması gibi eylemler genel olarak bilişim sistemlerine karşı mala zarar verme suçları olarak düzenlenmiştir.
İşleyişi engellenen veya bozulan bilişim sistemi veya bilişim sisteminde bulunmasına karşılık bozulan yok edilen değiştirilen veya erişilmez kılınan ya da sisteme yerleştirilen başka bir yere gonderilen veriler suçun konusunu oluşturur.
Bilişim sisteminde sistemin engellenilmesi işleyişinin bozulması, verilerin yok edilmesi, verilerin değişilmesi ve erişilmez kılınması gibi eylemler suçun maddi unsurlarıdır.
Suçun faili herkes olabilir. Mağdur bilişim sisteminin maliki zilyedi, bilişim sistemi üzerinde tasarruf yetkisi olan kişi olabilir.
Türk Ceza Kanununun 245. maddesi,
“(1) Değişik:29.06.2005-5377-27.md) Başkasına ait bir banka veya kredi kartını her ne suretle olursa olsun ele geçiren veya elinde bulunduran kimse kartı sahibinin veya kartın kendisine verilmesi gereken kişinin rızası olmaksızın bunu kullanarak veya kullandırtarak kendisine veya başkasına yarar sağlarsa, üç yıldan altı aya kadar hapis cezası ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(2) Başkalarına ait banka hesaplarıyla ilişkilendirilerek sahte banka veya kredi kartı üreten, satan, devreden, satın alan veya kabul eden kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(3) Sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlayan kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, dort yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.
(4) Birinci fıkrada yer alan suçun. a- Haklarında ayrılık kararı verilmemiş eşlerden birisinin. b- Üstsoy veya altsoyunun veya bu derecede kayın hısımlarından birinin veya evlat edinen veya evlatlığın. c- Aynı konutta beraber yaşayan kardeşlerden birinin zararına olarak işlenmesi halinde, ilgili akraba hakkında cezaya hükmolunmaz.
(5) (Ek Fırka: 06.12.2006-5560/11.md) Birinci Fıkra kapsamına giren fiillerle ilgili olarak bu kanunun malvarlığına karşı suçlara ilişkin etkin pişmanlık hükümleri uygulanır.” hükmünü amirdir.
Madde de banka ve kredi kartlarının kotüye kullanılması eylemleri bağımsız bir suç tipi olarak düzenlenmiştir. Kredi kartı veya banka kartıyla gerçekleştirilen her türkü hukuka aykırı yarar sağlama eyleminin bu suç tipini oluşturmaktadır.
Madde gerekçesinde açıklandığı üzere banka veya kredi kartlarının hukuka aykırı olarak kullanılması suretiyle bankaların veya kredi sahiplerinin zarara sokulması, bu yolla çıkar sağlanmasının onlenmesidir.
Maddede tanımlanan suçlar genel kastla işlenebilir. Fail için ozel bir ozellik aranmamış, suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Bu suç tipinin mağdur açısından bir ozellik gostermemektedir. Herkes mağdur olabilir.
Diğer taraftan, Türk Ceza Kanununda; haberleşmenin engellenmesi, hakaret, haberleşmenin gizliliğinin ihlali, kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, ozel hayatın gizliliğini ihlal, kişisel verilerin kaydedilmesi, verilerin hukuka aykırı olarak verilmesi veya ele geçirilmesi, verileri yok etmeme, nitelikli hırsızlık ve dolandırıcılıkta bilişim sistemlerinin kullanılması, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanımının kolaylaştırılması, suç işleme amacıyla orgüt kurma, müstehcenlik, goreve ilişkin sırları açıklama, iftira, halkı askerlikten soğutma ve kanunlara uymamaya tahrik başlıklarında düzenlemeler yapılmıştır.
Yargıtay 15. CD., E. 2019/1914 K. 2019/6983 T. 20.6.2019
"KARŞI OY:
TCK 245.madde başlığında belirttiği gibi suçun konusunu banka veya kredi kartları oluşturmaktadır.
Banka ve kredi kartlarını açıklamak gerekirse;
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun “Tanımlar” başlığını taşıyan 3. maddesinde;
“Banka kartı, mevduat hesabı veya özel cari hesapların kullanımı dahil bankacılık hizmetlerinden yararlanmayı sağlayan kart,
Kredi kartı, nakit kullanımı gerekmeksizin mal ve hizmet alımı veya nakit çekme olanağı sağlayan basılı kartı veya fiziki varlığı bulunmayan kart numarasını ifade ettiği belirtilmiştir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarında eylem bazen dolandırıcılık suçunun (hile unsuru,menfaat temin etme unsuru,gerçek kişiye yönelme gibi) unsurlarını ihtiva etmiş olsa da yasa koyucunun, banka veya kredi kartlarını korumak için Türkiyenin de taraf olduğu Avrupa Siber Suçlar Sözleşmesinde üye ülkelere maddi ceza hukuk sistemlerinde bilişim suçu olarak düzenlenmesini öngördüğü eylemleri özel nitelikte TCK nun Bilişim Alanında suçlar bölümünde müstakil suç tipi olarak düzenlemiştir.
Maddenin gerekçesinde dolandırıcılık suçundan ve diğer bilişim suçlarından bağımsız ayrı bir suç tipi olarak düzenlendiği belirtilmiştir. Gerekçede; “Aslında hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma ve sahtecilik suçlarının ratio legis’lerinin (yasa konuluş amacı.) tümünüde içeren bu fiillerin, duraksamaları ve içtihat farklılıklarını önlemek amacıyla, bağımsız suç haline getirilmesi uygun görülmüştür.” denmektedir.
5464 sayılı yasada belirtilen tanım ve yukarıda anlatılan bilgiler karşısında kredi kartının fiziki olarak ele geçirilmeden, sadece kart numarası, son kullanma tarihi, güvenlik numarası,3D şifre bilgileri ile kullanılmasıyla menfaat temin edilmesi durumunda TCK’nın 245/1 maddesinin ihlal edileceği kanaatindeyim.
Sanığın aldığı bu bilgileri hangi amaçla kullanacağının somut olaylara göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim bir şekilde alınan, binlerce kredi kartı bilgileri TCK nun 245. maddesi anlamında suça iştirak iradesi olmayan kişilerce ... (derin internet, internetin karanlık yüzü) para karşılığı satılmaktadır. Bu haliyle TCK nun 136. maddesinde düzenlenen kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme suçunu oluşturacaktır. Alınan bu bilgilerin kullanılması suretiyle de banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu oluşacaktır. “baskasına ait bir banka veya kredi kartını, her ne suretle olursa olsun ele geçirmek veya elinde bulundurmak” ibaresi yer aldığına göre failin kartı nasıl ele geçirdiği önemsizdir. Nitekim CGK bazı kararlarında banka veya kredi kartının hukuka aykırı ele geçiriliş yöntemlerini de ayrı suç olarak değerlendirmiş ve gerçek içtima uygulanacağına karar vermiştir. (CGK 10.04.2018 2014/412 e,2018/160 k)
Somut olayımızda suç tarihinde sanığın katılanı telefonla arayarak kendisini yapı kredi bireysel yaşam sağlık hizmeti çalışanı olduğunu söyleyip sağlık hizmetinizin iptal edilmesini istemişsiniz paranızı kartınıza geri yükleyeceğiz diyerek katılanın kredi kartı bilgilerini alarak kredi kartı hesabından 2.000 TL para çekmesi eyleminin TCK'nun 245/1 maddesinde düzenlenen banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçunu oluşturacağı ve bu suça bakma görevinin Ödemiş Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğu düşüncesi ile görev yönünden kararın bozulmasını isteyen sayın çoğunluğun görüşene katılmıyorum."
Yargıtay 8. CD., E. 2013/10209 K. 2014/17650 T. 7.7.2014
"...Katılanın motosikletinin satımı için www.sahibinden.com adresi üzerinden ilan verdiği, sanığın bu ilan bilgilerini alarak kendisi tarafından yine aynı internet sitesinde oluşturulmuş başka bir üyelik sayfası içeriğinde satış ilanı yaptığı anlaşılmış olup, katılanın ilan sayfasında verdiği bilgilere herkes tarafından erişim imkanının bulunması mevcut veri üzerinde bir değişiklik yapılmadığı gibi yok edilmemesi karşısında, atılı suçun unsurlarının oluşmadığı ancak, sanığın eyleminin katılana ait motosikletin değerinde eksilmeye elverişli olup olmadığı, değerini eksiltip eksiltmediği araştırılarak sonu- cuna göre TCK.nun 237/1. maddesinde yazılı suçun unsurlarının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması, ..."
Yargıtay 8. CD., E. 2015/12576 K. 2016/7211 T. 1.6.2016
"...Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre: fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek ... Bankası ATM'sine kağıt sıkıştırmak suretiyle bilişim sisteminin işleyişini engelledikleri iddia ve kabul olunan sanıkların, ATM'nin kart okuyucu bölmesine kağıt yerleştirmeleri sonrası üçüncü bir şahsa ait herhangi bir banka kartının cihazda alıkonulmadığı gibi, sanıkların eylemi sonrası ATM'nin bloke olduğuna ya da arızalandığına dair bir delil edilememesi karşısında, sanıkların üzerine atılı suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, beraatleri yerine yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle mahkumiyetlerine hükmolunması,..."
Yargıtay CGK., E. 2001/30 K. 2001/57 T. 10.04.2001
"...TCK.nun 525 b/2. maddesi, bilgileri otomatik işleme tabi tutmuş bir sistemi-bilişim sistemini kullanarak kendisi veya başkası yararına hukuka aykırı çıkar sağlamayı yaptırıma bağlamıştır. Burada öne çıkan "bilişim sistemini kullanmak" maddi öğesidir. Öğreti bunu, sisteme, gerçeğe uygun olmayan bilgi-program-, veri veya diğer unsurları yerleştirme, mevcut verileri veya diğer unsurları değiştirme, yanlış biçimde işlemesini sağlama olarak açıklıyor.
TCK. 1997 Tasarısı'nın bilişim alanında suçlarla ilgili gerekçesinde "Türk Ceza Kanununun 525 a ila 525 d maddelerinde yer alan bilişim suçları, 1989 Öntasarısından çok küçük değişikliklerle alınıp 1991 yılında kanunlaştırılmış ve Türk Ceza Kanununa sokulmuştur. Aradan geçen süre içinde bu suçlar konusunda Batı hukukunda da değişiklikler olduğu gibi bizde de metinler ve suçların oluşması yönünden bazı tereddütler hasıl olmuştur. Bu nedenle Öntasarıdaki maddelerin bütünüyle yeniden ele alınması uygun mütalaa edilmiştir." denilmekte, böylece TCK'nun 525 a 525 d maddelerinin uygulanma yeteneğinin sınırlı olduğu, amaçlanan çözümü getirmediği vurgulanmaktadır.
Bu nedenle TCK. 1997 Tasarısında, yürürlükteki 525 b maddesinin karşılığı olan 348. madde "Bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kimseye... cezası verilir.
Bilişim sistemine hukuka aykırı olarak veriler sokan veya sistemin içerdiği verileri yok eden veya değiştiren kimseye... cezası verilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen eylemlerle fail, başkasının zararına ve kendisinin veya başkasının yararına haksız menfaat sağlarsa... cezasına hükmedilir." biçiminde düzenlenmiştir.
Bu düzenlemenin ve öğretinin ışığında bilişim sistemini kullanmanın, ancak; sistemin işleyişini engelleme, bozma, hukuka aykırı veri sokma, sistemin içerdiği verileri yok etme veya değiştirme olarak anlaşılması zorunludur. Bunlar sistemin tamamına ve içeriğine yönelik olup dışta kalan ve olağan işleyişi değiştirmeyen basit işlem bu kapsamda değerlendirilemez.
Diğer yönden yasa koyucu TCK'nun 493/2. maddesindeki suçun oluşması için; cürmü işlemek veya çalınmış malı başka yere kaldırmakta kullanılan taklit anahtar veya, "sair aletler" yönünden bir sınırlama koymamış, her somut olayda kullanılan şeyin bu kapsamda oluş olmadığının saptanması ve değerlendirilmesini uygulayıcılara bırakmıştır.
Kart biçiminde anahtarlar bulunduğu gibi kartın, tek başına veya şifreyle birlikte kullanılması olanaklı ve "sair alet" olarak kabul ve değerlendirilmesi de olağandır.
Banka kartı ve şifre; ATM makinalarındaki -otomatik veznelerdekiparayı elde etmeyi sağladığından ve bunlar kullanılmadan diğer işlemlerin yapılması olanağı bulunmadığından, sistemin kilidini açan anahtar işlevini gördüğünden "sair alet" hükmünde ve suç TCK'nun 493/2. maddesine uygun niteliktedir.
Banka kartı ve şifrenin kullanılmasıyla başlayan, paranın ele geçirilmesiyle sonuçlanan ve birden çok davranıştan oluşan eylemin hem TCK'nun 493/2. ve hem de 525 b/2. maddelerine aykırılık oluşturduğu, her ikisini de ihlal ettiği düşünüldüğünde de anılan Yasanın 79. maddesinin yollamasıyla uygulamanın 493/2. maddeyle yapılması yasal zorunluluktur." gerekçeleriyle;
Diğer altı kurul üyesi ise; kart kullanmanın teknolojik bir bilgi gerektirmeyen basit bir işlem olduğu, kartın bu olayda sair alet olarak kullanılarak hırsızlık eyleminin gerçekleştirildiği, açıklamasıyla itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının kabulüyle, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün (BOZULMASINA)..."
Bilişim suçlarına karşı korunmak için alınabilecek bazı önlemler şunlardır:
İçinde bulunduğumuz 21. Yüzyılın “Bilgi Çağı” olarak nitelendirilmesinin yanında, bilgi alış verişinin saliselerle kısıtlanması insanoğlunun bilgiye olan açlığının yanı sıra yaşamını sürdürmesinin tek yolu olarak önümüze çıkmaktadır. Bu çerçevede bilişim teknolojileri insanı şaşırtan boyutlarda büyüyerek örümcek ağı gibi tüm dünyayı kaplamakta, hayatımızın her alanına nüfuz ederek durmaksızın geniş bir konsepte yayılmaktadır. Artık bilgisayarlar insan hayatının içinde büyük oranında olup bilgisayarsız yapılan bir iş neredeyse kalmamıştır. Ancak bilişim teknolojilerinde son noktaya gelindiğini söylemek, ABD Patent Dairesi Başkanı Charles H. Duell’in 1899’da söylediği iddia edilen “icat edilebilecek her şey icat edildi” cümlesindeki hataya düşmemize sebep olacaktır. Günümüzde insanlar adeta anestezik olarak hayatlarını en ince ayrıntısına kadar siber bir ortama aktarmaktadır. Gelecekte ise her türlü işlemin bilgisayar aracılığıyla yapılması kaçınılmazdır. Bu durum bilgi dünyası ile teknoloji dünyası arasındaki köprüyü kurarak hayatımızı kolaylaştıran bilişim kavramının insan haklarının ihlal edilmesine de zemin hazırlamasını beraberinde getirmektedir. Tarihsel gelişim evresi boyunca bilişim sektöründe meydana gelen marjinal faydası yüksek gelişmeler ve beraberinde getirdiği sorunlarla ortaya çıkan bilişim suçları kötü niyetli kişilere karşı kullanıcıları koruma amacıyla yasa koyucuları yeni hukuki düzenlemelere gitmeye zorlamış ve yeni bir hukuk dalı oluşturulması zorunluluğunu belki de ortaya çıkartmıştır.
Bilişim suçları, günümüzde giderek daha fazla önem kazanan bir sorundur. Bu suçlara karşı korunmak için, bireylerin ve kurumların gerekli önlemleri alması gerekmektedir.