Dünya ülkeleri arasındaki hayat standartlarının her ülke bakımından farklılık arz etmesi ve özellikle üçüncü dünya ülkelerinde insanların yaşamakta olduğu ekonomik sorunlar, bu ülkelerde uygulanan baskıcı yönetimler, ülkelerde yaşanan iç savaşlar, coğrafi olumsuzluklar dolayısıyla insanlar, yaşamakta oldukları vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları ülkelerden ayrılarak sosyal ve ekonomik bakımdan daha ileride olan ülkelerde yaşamak istemektedirler. Bu isteklerin sonucunda ise insanlar genellikle daha iyi şartlarda yaşayacaklarını düşündükleri bu ülkelere yasadışı yollardan girmeyi veyahut bu ülkelere yasal yollardan girmesine rağmen yasal süresi içerisinde ülkeyi terk etmemeyi tercih etmektedirler. Bunun neticesinde de ülkeler bu kontrolsüz göç akımını engellemek amacıyla ceza mevzuatlarında “göçmen kaçakçılığı” suçuna yer vermekte ve bu hususta gerekli düzenlemeleri yapmaktadır.
Göçmen kaçakçılığını genel olarak illegal yollardan organize eden insan kaçakçılığı şebekeleri menfaat karşılığından bu işlere girişmektedir.
Göçmen Kaçakçılığı Suçu; Haziran 2005’de yürürlüğe girmiş olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun, “Uluslararası Suçlar” başlıklı birinci kısmının, “Göçmen Kaçakçılığı ve İnsan Ticareti” başlıklı ikinci bölümünde düzenlenmiştir.
Göçmen kaçakçılığı Suçu
TCK Madde 79
“(1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;
a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,
b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan, Kişi, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(2) Suçun, mağdurların;
a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,
b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi, hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.
(3) Bu suçun; birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi halinde verilecek ceza yarısına kadar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde verilecek ceza yarısından bir katına kadar artırılır.
(4) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.”
Göçmen kaçakçılığı suçunda korunan hukuki değer karma niteliktedir. Nitekim göçmen kaçakçılığı suçunun konusunu oluşturan göçmenlerin vücut dokunulmazlığı, malvarlığı, onur ve şerefi, hürriyeti, kamunun sosyal ve ekonomik düzeni ve uluslararası toplum düzeni şeklinde belirtilebilir. Bu nedenle de göçmen kaçakçılığı suçunun konusunu oluşturan kişiler, suçun icrası sırasında genellikle ulaşım aracı yerine, nakliye işlerinde kullanılan araçlar ile ülkeye sokulmak istendikleri için bu esnada uygun olmayan ortamda kalmakta, vücut dokunulmazlıkları ihlal edilmektedir. Bunun yanında suçun faili çeşitli vaatlerle göçmenlerden maddi birtakım menfaatler elde etmekte, suçun konusunu oluşturan kişiler ise ya yakalanarak ya da geldiği ülkede istediğini bulamayarak amacına ulaşamadığından, malvarlığı bakımından mağdur olmaktadır.
Göçmen kaçakçılığı suçunda her ne kadar suçun konusunu oluşturan kişiler eyleme rıza göstermiş olsa dahi, kişilerin insan haysiyeti ile bağdaşmayacak nitelikte hürriyetlerinin sınırlandırılmasına rıza göstermeleri hukuken geçerli kabul edilemez.
Göçmen kaçakçılığı suçu seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenmiştir. Bu hareketlerden birisinin gerçekleştirilmesi suçun oluşması için yeterlidir.
Buna göre göçmen kaçakçılığı suçu;
- bir yabancının yasal olmayan yollardan ülkeye sokulması,
- bir yabancının yasal olmayan yollardan ülkede kalmasına imkan sağlanması veya bir Türk veya yabancının yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkmasına imkan sağlanması fiilleri ile işlenebilir.
Bu fiillerden herhangi birisinin işlenmesi göçmen kaçakçılığı suçunun oluşması için yeterlidir.
TCK’nın 79. maddesinde yaptırım altına alınan göçmen kaçakçılığında fiil;
a. bir yabancının yasal olmayan yollardan ülkeye sokulması,
b. bir yabancının yasal olmayan yollardan ülkede kalmasının sağlanması veya
c. bir Türk veya yabancının yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkmasına imkân sağlanmasıdır.
Göçmen kaçakçılığı, icrai hareketle işlenebileceği gibi, ihmali hareketle de işlenebilir.
a. Bir Yabancıyı Yasal Olmayan Yollardan Ülkeye Sokmak
TCK’nın 79. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; “bir yabancıyı yasal olmayan yollardan ülkeye sokan” kişinin cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
b. Yabancının Yasal Olmayan Yollardan Ülkede Kalmasına İmkân Sağlamak
5237 sayılı TCK’nın 79/1-(a) maddesinde; yasal olmayan yollardan bir yabancının ülkede kalmasına imkân sağlamak cezalandırılan hareketler arasında sayılmıştır. Bu seçimlik hareketin konusunu sadece yabancılar oluşturur. Vatandaşların Türkiye’de ikamet etmeleri herhangi bir izne tabi değildir.
İmkân sağlamak, “bir işin olmasına elverişli ortamı hazırlamak” şeklinde tanımlanabilir. Buna göre, seçimlik hareket yönünden; yabancının ülkede kalabilmesi için maddi bir takım olanaklar sunulmuş olmalıdır.
c. Türk Vatandaşı veya Yabancının Yasal Olmayan Yollardan Yurt Dışına Çıkmasına İmkân Sağlamak
TCK’nın 79. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde; Türk vatandaşı veya yabancının yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkmasına imkân sağlamak yaptırım altına alınmıştır.
TCK’nın 79. maddesinde faili belirtmek üzere “kişi” terimi kullanıldığından, göçmen kaçakçılığı suçu herkes tarafından işlenebilen bir suçtur. Suçun failinin Türk veya yabancı olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır.
Suçun gerçekleşmesi için birden fazla kişinin birlikte hareket etmesi aranmadığından, çok failli suç niteliği taşımamaktadır. Buna karşılık, suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi, 79. maddenin 2. fıkrası uyarınca daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak öngörülmüştür.
Failin kamu görevlisi olması ve kendisine görevi dolayısıyla verilmiş araç ve gereçleri suçun işlenmesi sırasında kullanması halinde, TCK’nın 266. maddesi uyarınca ceza artırılacaktır.
Suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde tüzel kişinin organ veya temsilcileri tarafından işlenmesi halinde tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirleri uygulanacaktır.
Göçmen kaçakçılığı suçunun mağduru, toplumu oluşturan herkestir. Nitekim bu suç ile asıl korunmak istenen yarar, kamu düzeni, devletin güvenliği olup, suçun konusunu oluşturan yabancı veya vatandaş değil, toplumu oluşturan bireyler mağdurdur.
Göçmen kaçakçılığında yasal olmayan yollardan ülkeye sokulan yabancı veya yurt dışına çıkarılan Türk veya yabancı, suçun konusunu oluşturmaktadır.
Göçmen kaçakçılığında, göçmenler, insan onuruyla bağdaşmayan tutum ve davranışlara muhatap olmaları, içinde bulundukları çaresizlikten istifade edilerek maddi yönden sömürülmeleri dolayısıyla suçtan zarar gören konumundadırlar ve suçun konusunu oluştururlar.
TCK’nın 79. maddesinin 2. fıkrasında, göçmen kaçakçılığı suçunun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali, daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. Bu gibi durumlarda, faile verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Göçmen kaçakçılığı, kasten işlenebilen bir suçtur. Fiilin taksirli şekli cezalandırılmamıştır. Ayrıca failin “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla” hareket etmesi arandığından, bu saik suçun manevi unsurlarındandır. Menfaatin elde edilmesi, örneğin kararlaştırılan paranın alınmış olması, suçun oluşması için gerekli değildir. Eğer failin amacı, mağdurdan cinsel yönden yararlanmak gibi maddi menfaat elde etmek dışında bir amaca yönelikse, bu suç oluşmayacaktır. Zira maddede açıkça failin maddi menfaat elde etmek maksadıyla hareket etmesi gerektiği belirtilmiştir. Ayrıca dikkat edilecek olursa, madde metninde failin haksız menfaat elde etmesinden bahsedilmemiştir. Buna göre, evini yasal olmayan yollardan ülkede bulunan kişilere, bilerek ve isteyerek kiralayan kişi, haksız bir menfaat sağlamamış olsa dahi, maddi menfaat sağlamak için, bu kişilerin ülkede kalmasına imkân sağladığı için göçmen kaçakçılığı suçundan sorumlu tutulur.
Göçmen kaçakçılığı suçunda da kanun koyucu failin kastı dışında, belirli saikle hareket etmesini aramıştır. Bu saik madde metninde; “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek” şeklinde gösterilmiştir. Şu halde, belirli bir amaca ulaşmak, neticeyi elde etmek düşüncesiyle hareket eden failin, “olursa olsun” düşüncesinden ziyade “istemesi” mevzubahistir ve olası kasttan dolayı cezasının indirilmesi mümkün görülmemelidir.
Göçmen kaçakçılığı resen soruşturulan bir suçtur. Ayrıca göçmen kaçakçılığı suçu nedeniyle suçtan zarar görenin şikayeti aranmaz. Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir. Teşebbüste son icra hareketinin yapıldığı, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi yetkilidir. Göçmen kaçakçılığı, suç işlemek için kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, yetkinin örgütün merkezi esas alınarak belirlenmesi yerinde olur.
TCK’nın 13. maddesine göre, göçmen kaçakçılığı suçu hakkında; evrensellik prensibinin bir gereği olarak nerede işlenmiş olursa olsun, failin Türk vatandaşı ya da yabancı olup olmamasına bakılmaksızın, yabancı ülkede mahkûmiyet veyahut beraat kararı verilmiş olsa da Adalet Bakanı’nın talebi üzerine Türkiye’de Türk kanunlarına göre yargılama yapılır. Bunun için failin Türkiye’de bulunması da şart değildir. Yabancı ülkede bu suçlarla ilgili henüz devam eden bir yargılamanın mevcudiyeti veya soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı (takipsizlik) kararı verilmiş olması da Adalet Bakanı’nın talebiyle Türkiye’de yeniden yargılama yapılmasını engellemez. Şayet yabancı ülkede yargılama yapılmış ve mahkûm olunan ceza kısmen veya tamamen infaz edilmiş ise, TCK’nın 16. maddesi uyarınca, infaz edilen bu ceza miktarının, Türkiye’de hükmolunan cezadan mahsup edilmesi gerekir.
Göçmen kaçakçılığı suçunda hapis cezasının üst sınırı göz önünde bulundurulduğunda (iki yıldan fazla ve on yıldan az olduğundan) görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.
Bununla birlikte fiil, haksız ekonomik çıkar sağlamak amacıyla kurulmuş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde cebir ve tehdit uygulanarak işlenmişse yargılama, Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca yargı çevresi birden çok ili kapsayacak şekilde belirlenecek illerde görevlendirilecek ağır ceza mahkemelerinde görülür.
Göçmen kaçakçılığı suçunun yaptırımı ise şu şekildedir:
“üç yıldan sekiz yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezasıdır.” 79. maddede adli para cezasının gün biriminin üst sınırı gösterilip, alt sınırı belirtilmediğinden, genel hüküm olan 52. madde uyarınca gün biriminin alt sınırı beş gündür. Ayrıca gün biriminin tayininde işlenen suçun ağırlığı (örneğin, suçun konusu yönünden göçmenlerin sayısının azlığı ya da fazlalığı) nazara alınmalıdır.
Göçmen kaçakçılığı suçu için öngörülen hapis cezası nazara alındığında asli dava zamanaşımı onbeş yıldır.