5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8 ve 9. maddelerinde erişimin engellenmesi halleri düzenlenmiştir. Erişimin Engellenmesi Kararı; “içeriği suç oluşturan yayınlar”, “kişilik haklarına saldırı oluşturan yayınlar”, “özel hayatın gizliliğini ihlal eden yayınlar” ve “yaşam hakkı” ile “kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması”, “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması”, “suç işlenmesinin önlenmesi” veya “genel sağlığın korunması” hallerinde verilebilmektedir.
5651 sayılı Kanun’un 8.maddesinde açıklandığı üzere; içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi kararı verilebilmesi için, söz konusu kanun maddesinde sayılan suçlar hakkında “yeterli şüphe” bulunması gerekmektedir. İçeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi kararı “Başkan” (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı) tarafından verilebileceği gibi “Cumhuriyet Savcısı” yahut “Sulh Ceza Hakimi” tarafından da verilebilmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken kriter “yeterli şüphenin varlığıdır.”
Kanun maddesinde sayılan suçlar:
-Çocukların Cinsel İstismarı (Türk Ceza Kanunu madde 103)
-İntihara Yönlendirme (Türk Ceza Kanunu madde 84)
-Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Kolaylaştırma (Türk Ceza Kanunu madde 190)
-Müstehcenlik (Türk Ceza Kanunu madde 226)
-Fuhuş (Türk Ceza Kanunu madde 227)
-Kumar Oynanması için Yer ve İmkan Sağlama (Türk Ceza Kanunu madde 228)
-Sağlık için Tehlikeli Madde Temini (Türk Ceza Kanunu madde 194)
-25/07/1951 Tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’da Yer Alan Suçlar
-29/04/1959 Tarihli 7258 sayılı Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da Yer Alan Suçlar
Belirtilen bu suçlar haricinde bu kanun kapsamında erişimin engellenmesi kararı verilemez. Söz konusu içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi kararı istenen yayın içeriği sayılan katalog suçlardan birini oluşturduğu noktasında yeterli şüphe mevcutsa içeriğin çıkarılması ve erişimin engellenmesi kararı verilebilmektedir.
İçerik sağlayıcı, internet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
İçerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur. Ancak, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Bu noktada belirtmek gerekir ki; sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise genel hükümlere göre sorumlu olmaktadır.
Yer sağlayıcı, hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade eder genellikle sunucu-hosting firmaları yer sağlayıcıdır. Fakat her ne kadar kanundaki tanımı tam olarak karşılamasa da günümüzde birden fazla kişinin üye olarak yorum, paylaşım yapabildiği Facebook, Twitter(X), YouTube, Instagram gibi platformlar da hukukumuzda yer sağlayıcı olarak nitelendirilmektedir.
Erişim sağlayıcı, kullanıcılara internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri ifade eder.
Örnek olarak; Turkcell, Vodafone, TTNet verilebilir.
Kanun’un 6/A maddesinin gerekçesine ve ESB tüzüğüne göre düzenlemenin amacı 5651 sayılı Kanun’un 8. Maddesi haricindeki erişim engellenmesi kararlarının etkin şekilde yerine getirilmesini sağlamaktır. Bu noktada özellikle 5651 sayılı Kanun’un 9 ve 8/A maddelerinde erişim engellenmesi kararları direkt ESB’ye gönderilmektedir. “Erişim Sağlayıcılar Birliği” aynı zamanda hükümsüz kalan erişim engelleri kararlarını da kaldırmakla yükümlüdür.
Sitesindeki yayının tamamına karşılık gelen bir ifadedir. Örneğin, www.hikmetsengul.av.tr adresi bir alan adıdır. İnternet sitesi tamamen erişime kapatılmak isteniyorsa alan adının erişime engellenmesine karar verilmesi gerekir.
Yayının sadece belirli bir kısmına karşılık gelen adresi ifade etmektedir. Örneğin, https://www.hikmetsengul.av.tr/article/kira-uyarlama-davasi adresi URL adresidir. Derisindeki belirli bir alt sayfaya erişimin engellenmesi isteniyorsa URL adresinin erişime engellenmesine karar verilmesi gerekir.
Yasal mevzuatımızda IP adresinin engellenmesine engel bir durum bulunmamakta hatta IP adresinin engellenmesine yönelik düzenleme de bulunmaktadır.
İçeriğin yayından kaldırılması, içeriğin mevcudiyetinin yok edilmesi işlemidir. Söz konusu işlemi yapacak olan merci içerik sağlayıcısı ya da yer sağlayıcısıdır. Bu sebeple hakimliklerin içeriğin yayından çıkarılması/kaldırılması yetkisi yoktur.
Mevcut bulunan içerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına, internet ortamından veya bizzat başvurarak, kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı, talep edenin, kendisine ulaştığı tarihten itibaren 2 gün içinde talep edenin talebini yerine getirir. Fakat bu süre zarfında eğer talep yerine getirilmezse talep reddedilmiş sayılır. Bu halde ise; “kişi 15 gün içerisinde yerleşim yeri Sulh Ceza Mahkemesine başvurarak”, içeriğin yayından çıkarılmasına karar verilmesini isteyebilir. “Sulh Ceza Hakimi” söz konusu talebi duruşma yapmaksızın 3 gün içerisinde karara bağlamaktadır.
Sulh Ceza Hakiminin kararını, 10. maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması halinde ise söz konusu ceza yayın sorumlusu hakkında uygulanır.
Erişimin engellenmesi halinde içerik mevcudiyetini korumaktadır. Ancak erişimin engellenmesi kararı verildiği takdirde Türkiye sınırları içerisinde içeriğe erişim sağlanamaz. Erişimin engellenmesi kararını yerine getirmeye yetkili birim “Erişim Engelleyicileri Birliğidir.”
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8 ve 9. maddelerinde erişimin engellenmesi halleri düzenlenmiştir. Erişimin Engellenmesi Kararı; “içeriği suç oluşturan yayınlar”, “kişilik haklarına saldırı oluşturan yayınlar”, “özel hayatın gizliliğini ihlal eden yayınlar” ve “yaşam hakkı” ile “kişilerin can ve mal güvenliğinin korunması”, “milli güvenlik ve kamu düzeninin korunması”, “suç işlenmesinin önlenmesi” veya “genel sağlığın korunması” hallerinde verilebilmektedir.
Yargıtay 19. CD., E. 2016/14037 K. 2019/4818 T. 25.2.2019
"6518 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesi (19.02.2014) öncesinde yürürlükte bulunan 5651 sayılı yasanın "İçeriğin Yayından Çıkarılması ve Cevap Hakkı" başlıklı 9. maddesi;
"(1) İçerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması halinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabı bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde, talebi yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılır.
(2) Talebin reddedilmiş sayılması halinde, kişi onbeş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak, içeriğin yayından çıkarılmasına ve yayındaki kapsamından fazla olmamak üzere hazırladığı cevabın bir hafta süreyle internet ortamında yayımlanmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hakimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza hakiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.
(3) Sulh ceza hakiminin kesinleşen kararının, birinci fıkraya göre yapılan başvuruyu yerine getirmeyen içerik veya yer sağlayıcısına tebliğinden itibaren iki gün içinde içerik yayından çıkarılarak hazırlanan cevabın yayımlanmasına başlanır.
(4) Sulh ceza hakiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması halinde, bu fıkra hükmü yayın sorumlusu hakkında uygulanır.",
5651 sayılı Kanun'un, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı Kanun'la değişik "İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi" başlıklı 9. maddesi ise;
"(1) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğe erişimin engellenmesini de isteyebilir.
(2) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişilerin talepleri, içerik ve/veya yer sağlayıcısı tarafından en geç yirmi dört saat içinde cevaplandırılır.
(3) İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik hakları ihlal edilenlerin talepleri doğrultusunda hâkim bu maddede belirtilen kapsamda erişimin engellenmesine karar verebilir.
(4) Hâkim, bu madde kapsamında vereceği erişimin engellenmesi kararlarını esas olarak, yalnızca kişilik hakkının ihlalinin gerçekleştiği yayın, kısım, bölüm ile ilgili olarak (URL, vb. şeklinde) içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle verir. Zorunlu olmadıkça internet sitesinde yapılan yayının tümüne yönelik erişimin engellenmesine karar verilemez. Ancak, hâkim URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi yöntemiyle ihlalin engellenemeyeceğine kanaat getirmesi hâlinde, gerekçesini de belirtmek kaydıyla, internet sitesindeki tüm yayına yönelik olarak erişimin engellenmesine de karar verebilir.
(5) Hâkimin bu madde kapsamında verdiği erişimin engellenmesi kararları doğrudan Birliğe gönderilir.
(6) Hâkim bu madde kapsamında yapılan başvuruyu en geç yirmi dört saat içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Bu karara karşı 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir.
(7) Erişimin engellenmesine konu içeriğin yayından çıkarılmış olması durumunda hâkim kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
(8) Birlik tarafından erişim sağlayıcıya gönderilen içeriğe erişimin engellenmesi kararının gereği derhâl, en geç dört saat içinde erişim sağlayıcı tarafından yerine getirilir.
(9) Bu madde kapsamında hâkimin verdiği erişimin engellenmesi kararına konu kişilik hakkının ihlaline ilişkin yayının (…)(1) başka internet adreslerinde de yayınlanması durumunda ilgili kişi tarafından Birliğe müracaat edilmesi hâlinde mevcut karar bu adresler için de uygulanır.
(10) Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, beş yüz günden üç bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır." hükümlerini amirdir.
Somut olayda; iddianamenin düzenlendiği tarihinden önce yürürlüğe giren 06.02.2014 tarihli 6518 sayılı kanun ile değişik 5651 sayılı Kanun'un "İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi" başlıklı 9. maddesiyle birlikte "mahkeme kararının, kararda yazılı şartlarda ve öngörülen şekilde, yasada belirtilen süre içinde uygulanmaması" olarak tanımlanan suçun maddi unsuru olan fiil ve fail unsurları, aynı anda değişmiştir.
Öte yandan, değişen kanun maddesine göre, içerik sağlayıcısının yaptığı internet yayını nedeniyle cezai anlamda bir sorumluluğu kalmadığı gibi, yer sağlayıcısının sorumluluğu ise sadece "bildirim yükümlülüğü" ve gerektiğinde "kendisine tebligat yapılması halinde kanunda öngörülen ve Kurum tarafından kendisinden istenen yükümlülükleri" yerine getirmediği takdirde verilecek idari para cezası ile sınırlandırılmıştır.
Temyize konu dosyada, sanığın eyleminin, kanunun eski halinde aranan "kesinleşmiş mahkeme kararının tebliği üzerine süresinde (en geç iki gün içinde) gereken işlemi yapmamak" şeklindeki maddi unsurunu gerçekleştirmesine rağmen, 19.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6518 sayılı kanuna göre; erişimin engellenmesine dair bir mahkeme kararının
gereğini yerine getirmekle yükümlü kılınmayan ve "sorumlu kişi" tanımında bulunmayan "içerik sağlayıcısı" sanığın eyleminden artık sorumlu tutulamayacağı, dolayısıyla suçun faili olamayacağı sabit olup, bu nedenlerle sanığın 5271 sayılı CMK'nun 223/2-a maddesi gereği beraatine karar verilmesi gerekirken, sanığın hakim kararını yerine getirmekle yükümlü olduğunun hatalı şekilde yorumu ve kabulüyle, sanığın mahkeme kararını Kanun'da yazılı süre içinde yerine getirmediğinin sabit olması gerekçesiyle, 5651 sayılı Kanun'un değişiklik sonrasındaki 9/10. maddesine göre mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre ise;
Gerekçeli kararda suç tarihi olarak, mahkemece ilgili "içeriğin yayından çıkarılması ve cevabın yayından çıkarılması"na dair değişik iş dosyasının celbi ile kesinleşen mahkeme kararının sanığa ne zaman tebliğ edildiğinin incelenmesi ve buna göre tespit edilecek tarihin yazılması gerekirken, şikayet tarihi olan 20.03.2014 tarihinin yazılması,
Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 25.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi."