İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞINDAN KAYNAKLANAN

MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVALARI

 

 

1. İş Kazası ve Meslek Hastalığından Kaynaklanan Maddi Tazminat Davası

 

1.1. Sigortalının İş Göremezlik Nedeniyle Maddi Tazminat Davası

İş göremezlik tazminatı, iş kazası sonucunda bedeni zarara uğrayan işçinin, iş göremezliği ölçüsünde çalışmama nedeniyle karşı karşıya kaldığı zararın parasal miktarının SGK tarafından karşılanmayan kısmını işverenden istemesidir.

İş kazası geçiren işçi, Türk Borçlar Kanunu’na göre işinde kazanma gücünü az ya da çok kaybeden işçinin çalışma gücünün, bu kaybından dolayı ve ileride iktisaden kaybedeceği gelirlerden dolayı zararını ve bütün hastane, tedavi vb. masraflarını isteyebilir.

İş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremez duruma gelen işçi, iş gücü kaybı nedeniyle cismani zarara uğraması nedeniyle açacağı davada işçinin alabileceği tazminat miktarı, işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.

İş kazasından dolayı işçinin yaralanması durumunda, işçi maddi zararlarını Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre istenebilmektedir.

Nitekim kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür."

Türk Borçlar Kanunu'nun Bedensel 54. maddesinde bedensel zararlar sayılmıştır;

1. Tedavi giderleri.

2. Kazanç kaybı.

3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.

4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.

İşçinin maddi tazminatının hesaplanmasında, işçinin kaza veya meslek hastalığı meydana gelmemiş olsaydı sahip olacağı durumun sağlanması amaçlanır.

İşçi, iş kazası veya meslek hastalığının ortaya çıktığı tarihle yaşam süresinin sona ermesine kadar geçecek süreçte, kaza veya hastalık nedeniyle maruz kalacağı malvarlığındaki her türlü gelir kaybını talep edebileceklerdir.

1.2. Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle Maddi Tazminat Davası

Ölen işçinin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplarını işverenden talep edebilmektedir. Bunun yanından iş kazası nedeniyle ölen işçinin yakınları destekten yoksun kalma tazminatının yanında cenaze giderleri ve ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları da talep edebilecektir.

Türk Borçlar Kanunu’nun 53. Maddesi kapsamında, ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler bu sebeple uğradıkları kayıplar nedeniyle zarar verenlere destekten yoksun kalma tazminat isteminde bulunabilirler.

Destekten yoksun kalma tazminatı, bir kişinin vefatı nedeniyle, onun sağlığında iken fiilen destek olduğu ya da ileride destek olacağı muhtemel olan bireylerin, vefat eden kişi hayatta iken sahip oldukları yaşam seviyelerinin ölüm olayından sonra da sürdürebilmelerini sağlamaya yönelik bir tazminat türüdür.

Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere destekten yoksun kalma tazminatının tanımı şu şekilde de yapılabilmektedir: "Destekten yoksun kalma tazminatının, eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının, desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır."

Borçlar Kanunu'na göre destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler, mirasçılardan başka kişiler de yani destekten yoksun kalmış olan kişiler de ispatlamaları neticesinde destekten yoksun kaldıkları gerekçesiyle destekten yoksun kalma tazminatına hak kazancaktır.

Destekten yoksun kalma nedeniyle doğan zarar, desteğini kaybeden kişinin desteğin ölümü nedeniyle ekonomik durumunda oluşacak kayıp kadardır.

İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı, işverenin özen borcuna aykırı davranması sonucu meydana gelmektedir. İşverenin iş yerinde işçisinin yaşam, sağlık ve beden bütünlüğünün korunması için gerekli önlemleri alması işçisini gözetme borcunun bir gereği olarak karşımıza çıkmaktadır. İşverenin iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemleri almayarak gözetme borcuna aykırı davranması nedeniyle çalıştırdığı işçisinin iş kazasına uğraması veya meslek hastalığına tutulması sonucu ölümü hâlinde desteğinden yoksun kalanlar tazminat talebinde bulunabileceklerdir.

Nitekim işçinin yanında çalışmakta olduğu işveren, hizmet ilişkisinde işçinin kişiliğini korumak ve saygı göstermek ve iş yerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, özellikle işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

İşveren, iş yerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçilerin de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür. İşverenin yukarıdaki hükümler dâhil, kanuna ve sözleşmeye aykırı davranışı nedeniyle işçinin ölümü, vücut bütünlüğünün zedelenmesi veya kişilik haklarının ihlaline bağlı zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tabidir."

Sonuç itibarıyla ilgili kanun maddeleri uyarınca işverenin gözetme borcuna aykırı davranması sonucu iş kazasına uğrayan veya meslek hastalığına tutulan işçinin ölümü halinde desteğinden yoksun kalanlar sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat sorumluluğuna ilişkin hükümler uygulanacak davacı kişiler ispatlamaları halinde destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceklerdir."

 

2. İş Kazası ve Meslek Hastalığından Kaynaklanan Manevi Tazminat

2.1. Sigortalının İş göremezlik Nedeniyle Manevi Tazminat Davası

Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesinde:

"Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir."

İş kazası ve meslek hastalığı sonucu geçici veya sürekli iş göremez duruma gelen işçi, TBK’nın 56. Maddesine göre manevi zararın giderilmesini isteyerek manevi tazminat talebinde bulunabilecektir.

İş kazasında yaralanan işçi için manevi tazminata hükmedilebilmesi bakımından, işçinin mutlaka kazanma gücünde bir kaybının doğmuş olması gerekmez. İşçinin cismani zarara uğraması, acı ve ıstırap çekmesi manevi tazminatın verilmesi için yeterlidir.

Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'na göre, manevi tazminata hükmedilebilmesi için, eylem, zarar, zarar ile eylem arasında illiyet bağı, eylemin hukuka aykırı olması ve işçinin cismani zarara uğraması koşullarının varlığı aranmalıdır.

Hâkim, manevi tazminatı belirlerken "olayın özelliklerini" göz önünde tutacaktır (TBK m. 56/1). İş kazası olayının özelliklerinden amaç, tarafların kusur durumu, hak sahiplerinin sayısı, ölenin yaşı, işçinin maluliyet oranı, olayın ortaya çıkış şekli, trajik sonuçlar, tedavinin süreci ve şekli, mağdurun bedensel görünüşü ve tarafların ekonomik durumları gibi birden fazla etkenin göz önünde bulundurulmasıdır.

Hâkimin, manevi tazminat takdiri konusunda geniş bir takdir yetkisi vardır. Hâkim, manevi tazminatı takdir ederken hususi halleri dikkate alacaktır.

Manevi tazminatın miktarı, somut olayın özelliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak Medeni Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca Hâkim tarafından hukuka ve hakkaniyete göre takdir ve tayin edilir.

Manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde ise hâkimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O hâlde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir.

İşçinin geçirmiş olduğu iş kazası veya meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremez durumuna düşmeyebilir. Örnek vermek gerekirse iş kazası neticesinde ayağı kırılan işçinin ayağı hiçbir hasar bırakmadan iyileşebilir. Bu halde de işçinin iş göremezlik oranının %0 olduğu durumlarda da manevi tazminat hakkının doğduğunun kabulü gerekir.

2.2. Sigortalının Ölümü veya Ağır İş göremezliği Halinde Yakınlarının Manevi Tazminat Davası

İş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle ölüm dolayısıyla, ölen işçinin yakınları, TBK madde 56/II'ye göre manevi tazminat isteme hakkına sahiptir.

Ölenin eş ve çocuklar ile anne, baba, kardeşler gibi yakınları dışında, aralarında içsel ve gerçek bir duygu bağı bulunduğunu ve ölüm olayının ruh ve bedensel bütünlüklerini zedelediğini kanıtlamaları hâlinde üvey anne ve baba, evlatlık, nikâhsız eş, nişanlı, amca, hâla, dayı, teyze gibi yakınları da manevi tazminat isteme hakkına sahiptirler. Burada şu hususun belirtilmesi gerekir ki, iş kazası veya meslek hastalığından önce ana rahmine düşen ve sağ doğan çocuk adına velayeten manevi tazminat davası açılabilir. Çünkü manevi tazminat sadece çekilen acılara değil, çekilecek acılara karşı da takdir olunur.

 

3. İş Kazası ve Meslek Hastalığı Nedeniyle Açılacak Maddi ve Manevi Tazminat Davalarında Zamanaşımı Süresi

 

İş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik ya da ölüm nedenine dayalı olarak maddi ve manevi tazminat alacağı TBK'nin 417. maddesi uyarınca sözleşmeye aykırılık hakkındaki hükümlere tabidir. Bu nedenle, işverenler yönünden zamanaşımı süresi 10 yıldır. Üçüncü kişiler yönünden ise TBK 72. maddeye göre iki ve on yıldır.

İş kazaları, sigortalı dışındaki bir kişinin kusuru ile meydana gelmişse olay, aynı zamanda taksirli bir suç oluşturacaktır. Olayın aynı zamanda bir suç oluşturması durumunda TBK 72. maddesi uyarınca ceza zamanaşımı daha uzunsa tazminat davalarında ceza zamanaşımı uygulanacaktır.

İş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresinin başlangıcı kaza tarihidir.

 

4. İş Kazası ve Meslek Hastalığından Kaynaklanan Tazminat Davalarında Kusurun Belirlenmesi

 

İş kazası ve meslek hastalığından kaynaklanan tazminat davalarında işçi ve işverenin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda gösterilen yükümlülükleri yerine getirip getirmedikleri ve iş güvenliği ile ilgili sair mevzuatta gösterilen önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmelidir.

İş kazası neticesince yapılan tespitlere göre tarafların kusurlu davranışlarının ve kusur oranlarının, hatta dava dışı kişilerin olayda kusurları varsa bu kişilerin de kusur oranlarının belirlenmesi gerekir.

İş kazası neticesinde işçinin ve işverenin kusur oranları bilirkişi raporu ile belirlenmektedir

 

5. İş Kazası ve Meslek Hastalığından Kaynaklanan Tazminat Davalarında Zararın Belirlenmesi ve Tazminat Miktarı

 

İş kazası sonucunda ölen işçinin uğradığı maddi zararların ve desteğinden yoksun kalanların açtıkları davada, tazminatın hesaplanması bazı özellikler taşır.

İş kazası neticesinde tazminatın hesaplanması için öncelikle bedensel zarar nedeniyle tazminat taleplerinde sürekli iş göremezlik oranının, bedensel zarar veya ölüm nedenine dayalı davalarda buna ilave olarak kusur durumunun, son olarak da işçinin iş kazasına uğradığı sırada aldığı ücretin belirlenmesi gerekmektedir.

İş göremezlik oranı: İş göremezlik oranı SGK tarafından belirlenir. Bunun kontrol kayıtlı olmaması gerekir. Çünkü sürekli iş göremezlik oranı, sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile tazminatın miktarını doğrudan etkiler. Bu nedenle de işçide oluşan meslekte kazanma güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin saptanması gerekir.

Ücret: Tazminatın hesaplanmasında esas alınacak ücret, kural olarak işçinin kaza geçirdiği ya da ölüm tarihinde yürütmekte olduğu işten aldığı son ücrettir. Yargıtaya göre, işçinin zararının belirlenmesinde ücret bordrolarında belirlenen ve itiraza uğramayan ücretler dikkate alınmalıdır.

Hesap Yöntemi: Tazminat hesabı, olay tarihinden başlatılarak bakiye yaşam süresinin sonuna kadar yapılmalıdır. Bu dönemde aktif ve pasif dönem olarak iki dönem vardır. Aktif dönem fiilen çalışılan dönemdir.

 

6. İş Kazası ve Meslek Hastalığından Kaynaklı Tazminat Talepli Davalarda Görevli ve Yetkili Mahkeme

 

İş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 5. maddesine göre iş mahkemeleridir. İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde asliye hukuk mahkemeleri görevlidir.

Dava, işveren ve işveren vekili dışında yalnızca üçüncü kişiler aleyhine açılırsa bu durumda iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleri olacaktır.

İş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında yetki, İş Mahkemeleri Kanunu’nda belirlenmiştir. Buna göre İş kazasından doğan maddi ve manevi tazminat davalarında yetkili mahkeme şu şekildedir:

 İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.