Mirasçılık Belgesinin İptali

Mirasçılık Belgesinin Düzeltilmesi

Davaları

 

1. Giriş

Mirasçılık belgesi, mahkeme yahut notere başvuru sonucunda mahkeme ya da noter tarafından verilen murisin mirasçıları ile mirasçılarının payını gösteren bir belgedir. Mirasçılık belgesinin aksi daima ispat edilebilen bir belge olması sebebiyle ilgili kişi daima mirasçılık belgesinin iptalini veya mirasçılık belgesinin düzeltilmesini talep edebilmektedir.

Söz konusu husus Türk Medeni Kanunu’nun 598 maddesinin 3.fıkrasında açıkça düzenlenmiştir.

Türk Medeni Kanunu Madde 598 – Mirasçılık Belgesi

Başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir.

Mirasçı atamaya veya vasiyete ilişkin ölüme bağlı tasarrufa mirasçılar veya başka vasiyet alacaklıları tarafından kendilerine bildirilmesinden başlayarak bir ay içinde itiraz edilmedikçe, lehine tasarrufta bulunulan kimseye, sulh mahkemesince atanmış mirasçı veya vasiyet alacaklısı olduğunu gösteren bir belge verilir.

Mirasçılık belgesinin geçersizliği her zaman ileri sürülebilir.

Ölüme bağlı tasarrufun iptaline ilişkin dava hakkı saklıdır.

 

2. Mirasçılık Belgesi İptal Ettirilebilir Mi?

TMK 598/3 hükmünden hareketle, hukuki yararı bulunan kişi/kişiler mirasçılık belgesinin geçersizliğini her zaman ileri sürebilmekte ve mirasçılık belgesinin iptalini ya da mirasçılık belgesinin düzeltilmesini talep edebilmektedir.

Mirasçılık belgesi usulüne uygun olarak alınmamış, mirasçılık belgesinin bir kısmı ya da tamamı gerçekte var olan mirasçıları göstermediği gibi bazı mirasçıların gizlenerek düzenlendiği yani mirasçılık belgesi gerçeği yansıtmadığı takdirde hükümsüz olabilmektedir. Bu haller mevcut olduğunda mirasçılar, mirasçılık belgesinin gerçeği yansıtmadığı ileri sürerek mirasçılık belgesinin iptali ya da düzeltilmesi için dava açabilmektedirler.

 

3. Mirasçılık Belgesinin Gerçeğe Aykırı Düzenlendiği Nasıl İspatlanır?

Mirasçılık belgesinin gerçeği yansıtmadığını ileri süren ilgili kişiler bu hususu ispatla yükümlüdür.

Mirasçılık belgesinin gerçeği yansıtmadığını ileri süren kişiler, mirasçılık belgesinin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmiş olduğunu her türlü delille ispat edebilirler.

 

4. Ketm-i Verese Nedir?

Ketmi verese, gerçekte mirasçı sıfatına sahip olduğu halde bir kimsenin bu sıfatı gizlenerek, yok sayılarak mirasın intikalinin ve paylaşılmasının sağlanmasıdır. Ketmedilen yani gizlenen mirasçı, yasal mirasçı olabileceği gibi atanmış mirasçı da olabilmektedir.

 

5. Mirasçılık Belgesinin İptali Halinde Ne Olur?

Mirasçılık belgesi düzenlenirken gizlenmiş, tespit edilememiş ya da bilinemeyen mirasçı nilgül kendisinin mirasçı olduğunu ve mirasçılık belgesinde kendisinin de bulunmasının gerektiğini ileri sürerek bunu da ispat ederse mahkeme o mirasçının da bulunduğu yeni bir mirasçılık belgesi düzenler. Bu halde sonuç olarak mirasçılık belgesinin hükümsüz olması durumunda öncelikle gerçeği yansıtmayan mirasçılık belgesinin İptal edilmesi gerekir.

Söz konusu İptal edilen mirasçılık belgesinin ardından daha sonra yeni ve gerçeğe uygun olarak düzenlenecek mirasçılık belgesinde, varsa gizlenen mirasçılara yer verilecek, mirasçı olmayanlar çıkarılacak ve yeni mirasçılık belgesinde yeni miras payları belirlenecektir.

Mirasçılık belgesinin iptali veya mirasçılık belgesinin düzeltilmesi sonucunda daba açarak kararı alan kişi bu karara dayanarak var olması halinde tapu sicili kayıtlarının da düzeltilmesini talep edebilir.

Mirasçılık belgesinin iptali veya mirasçılık belgesinin düzeltilmesi kararı yenilik doğurucu ve eda hükmünü taşımadığından önceki mirasçılık belgesine dayanarak yapılan tapu sicil kayıtlarının ayrıca iptali için dava açılması gerekmektedir. Bu hususta ise iyi niyetli üçüncü kişilerin kazanımları korunmaktadır.

 

6. Mirasçılık Belgesinin İptali ya da Mirasçılık Belgesinin Düzeltilmesi Davasında Görevli Mahkeme Nedir?

Mirasçılık belgesi, hasımsız olarak açılan bir dava sonucunda mahkeme tarafından yahut noter tarafından düzenlenerek verilmektedir. Bu nedenle ilgili kişiler, sulh hukuk mahkemesine başvurarak aksini iddia ve ispat etmek kaydıyla mirasçılık belgesinin iptalini veya düzeltilmesini bunun sonucunda ise yeni bir mirasçılık belgesinin verilmesini isteyen bilmektedirler.

Sonuç olarak mirasçılık belgesinin iptali ya da mirasçılık belgesinin düzeltilmesi davasında görevli mahkeme sulh hukuk mahkemeleridir.

 

7. Mirasçılık Belgesinin İptali ya da Mirasçılık Belgesinin Düzeltilmesi Davasında Yetkili Mahkeme Nedir?

Mirasçılık belgesinin iptali veya mirasçılık belgesinin düzeltilmesi sonucunda yeni mirasçılık belgesinin verilmesi konusunda daha önce bu belgeyi vermiş olan mahkeme yetkili olduğu gibi başka bir sulh hukuk mahkemesinde de davanın açılması mümkündür.

Noterler mirasçılık belgesini vermeye yetkili oldukları halde mirasçılık belgesinin düzeltilmesini veya iptalini yapamamaktadırlar. Bir hastalık belgesinin düzeltilmesi ya da mirasçılık belgesinin iptali yargılama gerektirmektedir. Söz konusu yargılama ise yetkili ve görevli mahkemelerde yapılmaktadır.

 

8. Mirasçılık Belgesinin İptali ve Mirasçılık Belgesinin Düzeltilmesi Davasında Davanın Tarafları Kimlerdir?

Mirasçılık belgesinin iptali ve mirasçılık belgesinin düzeltilmesi davasında davacı; mirasçılık belgesi düzenlenirken gizlenmiş, tespit edilememiş veya bilinmeyen yasal yahut atanmış mirasçılardır.

Mirasçılık belgesinin iptali ve mirasçılık belgesinin düzeltilmesi davasında davalı ise; Mirasçılık belgesinde mirasçı gözüken kişilerin hepsi davalı olacaktır.

 

9. Mirasçılık Belgesinin İptali ve Mirasçılık Belgesinin Düzeltilmesi Davası ile ilgili Yargıtay Kararları

 

Yargıtay 14. HD., E. 2020/3372 K. 2020/6503 T. 21.10.2020

“4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 575. maddesi hükmüne göre miras ölümle açılır. Aynı Kanunun 496. maddesi hükmüne göre de, altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirası eşit payla anne ve babasına kalır. Miras bırakandan önce ölmüş olan anne ve babanın yerlerini her derecede halefiyet yolu ile kendi alt soyları alır.

Somut olaya gelince, muris ...'nın mirasçılık belgesinin iptali ile yeni mirasçılık belgesine göre muris ...'nın kendisinden sonra ölen eşi ...'ya pay verilmesinde bir isabetsizlik yok ise de; ...'nın 1943 yılında ölen annesi ... ve 1957 yılında ölen babası ...'ya giden miras payından anne baba bir kardeşleri ..., ..., ... ve ... ile baba bir anne ayrı kardeşleri ...'nın eşit pay alması doğru değildir. Murisin ana ayrı baba bir kardeşi ... irs yolu ile yalnızca babası ...'ya ait miras payından hisse alabilecektir.

Ancak hükümde murisin kardeşlerinin her birine eşit pay verilerek tereke dağıtıldığından murisin kardeşi ...'nın terekeden fazla pay almasına neden olacak şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.”

 

Yargıtay 14. HD., E. 2016/16782 K. 2020/6895 T. 5.11.2020

“4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesinde başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, Sulh Mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği açıklanmıştır. Bu tür davaların kural olarak hasımsız açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekir.

Bu olgunun sonucu olarak bu tür davalar sonucunda verilen hükümler kesin hüküm oluşturmadığı gibi, hatalı oldukları öne sürülerek her zaman için iptalleri de istenebilir.

Aynı Kanunun 575. maddesinde de mirasın miras bırakanın ölümüyle açılacağı, 495. maddesinde miras bırakanın birinci derece mirasçılarının onun altsoyu olduğu, çocukların eşit olarak mirasçı oldukları, miras bırakandan önce ölmüş olan çocukların yerini her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoylarının alacağı, 496. maddesinde altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçılarının ana ve babası olduğu, bunların eşit olarak mirasçı olacakları, miras bırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoylarının alacağı açıklanmıştır. 2644 sayılı Tapu Kanununun 35. maddesinde ise, yabancı uyruklu gerçek kişilerin ancak karşılıklı olmak ve kanuni sınırlamalara uyulmak kaydıyla Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde taşınmaz edinebilecekleri belirtilmiştir. Karşılıklılığın miras bırakanın ölüm günü itibarıyla aranması gerekir.

Türk Yabancılar Hukuku'nun genel ilkelerinden olan karşılıklılık, uluslararası bir anlaşma ile tanınabileceği gibi, iç hukukta bir engel koymama biçiminde de gerçekleşebilir. Ancak karşılıklılığın belirlenmesinde en önemli nokta, idari karar veya özel kanunlarla Türk vatandaşları bakımından mülkiyet hakkının kısmen veya tamamen sınırlandırılıp sınırlandırılmadığı, bir başka deyişle fiili karşılıklılığın bulunup bulunmadığıdır. Yabancı ülke mevzuatında bir engel bulunmamakla birlikte, Türk vatandaşlarının o ülkede taşınmaz mal edinmeleri şu veya bu biçimde fiilen engelleniyorsa karşılıklılık bulunduğundan söz edilemez. Bunun yanında yabancı ülke mevzuatında taşınmazın bulunduğu yer bakımından, örneğin kıyı ve sınır bölgelerindeki taşınmazlarla ilgili olarak izne bağlılık ve yasaklamalar getirilmişse, bizim mevzuatımız bakımından engel olmasa dahi, kıyı ve sınır bölgelerindeki taşınmazların yabancı tarafından edinilebileceği de kabul edilemez. Bu hükümlerin taşınır mallar, alacak ve diğer haklar yönünden uygulanamayacağı, yabancı uyruklu mirasçıların hiçbir kayıt ve sınırlandırmaya tabi olmaksızın miras bırakanın Türkiye'de bulunan taşınır mallarını, hak ve alacaklarını miras yolu ile edinebilecekleri kuşkusuzdur.”

 

Yargıtay 7. HD., E. 2022/319 K. 2022/1447 T. 28.2.2022

“…Dava, mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, mirasbırakan ...’ın 25.05.1989 tarihinde vefat ettiğini, mirasbırakanın sağ kalan eşi ... ’ın ise 26.08.2007 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak vefat ettiğini, mirasbırakana ait Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2007/1116 Esas, 2007/1107 Karar sayılı mirasçılık belgesinde davacıya pay verilmediğini belirterek söz konusu mirasçılık belgesinin iptalini talep etmiştir.

Mahkemece, davanın kabulü ile Bakırköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 2007/1116 Esas, 2007/1107 Karar sayılı mirasçılık belgesinin iptaline karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili vekalet ücreti yönünden temyiz etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 332/1 ve 2. maddesi gereği yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedilir. Yargılama gideri tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir. Bu yargılama giderleri, hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekalet ücretidir. Davada haklı çıkan taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise vekalet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan “Tarafa” verilir.

Somut olaya gelince, davada haklı çıkan ve kendisini vekille temsil eden davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Söz konusu davada, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden lehine vekalet ücreti takdiri gerekirken vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 1086 sayılı HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.”

 

Yargıtay 14. HD., E. 2016/14877 K. 2020/5391 T. 24.9.2020

“…Dava, mirasçılık belgesinin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, 31/03/2014 tarihinde vefat eden müvekkilinin amcası muris ...’ın mirasçılarının öz yeğenleri olan müvekkili ile müvekkilinin ablası ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/655 Esas, 2014/1734 Kararlı veraset ilamının doğru olduğunu ancak ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/469 Esas, 2015/287 Kararlı veraset ilamında miras bırakanın mirasçısı olmadığı gerekçesi ile Hazinenin tek mirasçı olarak gösterildiğini, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/469 Esas ve 2015/287 Kararlı mirasçılık belgesinin iptalini, ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/655 Esas, 2014/1734 Kararlı dosyası ile verilen mirasçıları ve miras paylarını gösterir veraset ilamının geçerli olduğuna karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.

Mirasçılık belgesi, mirasçıların miras bırakanla soybağı ilişkisini ve miras paylarını gösteren bir belgedir. Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davaların kural olarak hasımsız açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekmekte ise de, hukuki yarar bulunması koşulu ile bu tür davaların uyuşmazlık çıkaran kişiler hasım gösterilmek suretiyle hasımlı olarak açılması ve çekişmeli yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması da mümkün bulunmaktadır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 30.maddesi hükmünde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 501. maddesinde "Mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer." hükmü yer almaktadır.

Somut olayda, mahkemece eksik araştırma sonucunda hüküm kurulmuştur. Miras bırakanın nüfus kaydında ... 1. Noterliğinin 07.01.2003 tarih ve 2003/7 sayılı, 20.12.2002 tarih 20645 sayılı vasiyetnameleri olduğu, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 1956/333 Esas sayılı dosyası ile soyadı Kaba iken Günay olarak değiştirildiği yazılı olmasına karşın ilgili evraklar temin edilmeksizin ve ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 1982/21 Esas ve 1996/875 Esas sayılı dosyaları getirttirilmeksizin karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Öte yandan tarafların nüfus kayıtları ile tüm dayanak belgeleri ile varsa tapu kayıtları, vergi kayıtları gibi tüm resmi kayıtlar getirtilerek tarafların gösterecekleri tüm delilleri toplanmak ve gösterecekleri tanıklar dinlenmek sureti ile miras bırakan ile mirasçı olduğu iddia edilen kişiler arasındaki irs ilişkisinin şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Eksik araştırma sonucu verilen hükmün bozulması gerekmiştir.”

 

Yargıtay 14. HD., E. 2020/5 K. 2021/235 T. 25.1.2021

“Mirasçılık belgesinin iptali halinde, hukuksal durumlarının etkilenmesi söz konusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi, yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerekir.

Somut olayda; Dairemizin 2016/6872 Esas, 2016/9355 Karar sayılı ilamımızda iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen davacı ...'ın 15.03.2010 tarihinde ölümüyle yargılamaya devam etmek istediğini beyan eden ... ve davaya katılma isteğini dosyaya bildiren davalı ... haricindeki mirasçıları ... ve ... ...'un, davalı ...'in 16.11.2010 tarihinde ölümüyle geriye mirasçı olarak bıraktığı...'in, iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen...'in davaya taraf olarak dahil edilmeden hüküm kurulması doğru değildir.”

 

Yargıtay 7. HD., E. 2021/3306 K. 2021/3021 T. 22.11.2021

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesinde başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, Sulh Mahkemesince mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verileceği açıklanmıştır. Mirasçılık belgesi, aksi ispat edilinceye kadar, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturur. Bu belge; miras bırakan ile mirasçıları arasındaki irs (soy) ilişkisini göstermesi yanında mirasın (terekenin) mirasçılara intikalini de sağlayıcı bir işleve sahiptir. 4722 sayılı Kanun madde 17 uyarınca, miras hükümleri, mirasçılık ve mirasın geçişi miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte bulunan hükümlere göre belirlenir.

Bu tür davaların kural olarak hasımsız açılması ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekir. Bu olgunun sonucu olarak bu tür davalar sonucunda verilen hükümler kesin hüküm oluşturmadığı gibi, hatalı oldukları öne sürülerek her zaman için iptalleri de istenebilir. Resen araştırma prensibi egemen olan bu tür davalarda davacı taraf sadece miras bırakanın öldüğünü, kendisinin soybağı, evlilik veya evlat edinme nedeniyle miras bırakanın mirasçısı olduğunu ve dava dilekçesindeki diğer iddialarını kanıtlamak zorundadır. Nüfus aile kayıtlarını getirterek miras bırakanın diğer mirasçılarını tespit etmek ve tüm mirasçıların miras paylarını belirlemek ise hakimin görevidir. Mirasçıların ve paylarının belirlenebilmesi için gider yapılması gerektiğinde bu giderlerin davacı tarafça karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Mirasçılık belgesinin iptali davalarında ise, mirasçılar arasında zorunlu arkadaşlık bulunmaktadır. Dava sonucunda verilecek hükümle hukuksal durumları etkilenebileceğinden bu tür davalarda iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen kişiler ile, ölmüşlerse bunların mirasçılarının davada taraf olmaları zorunludur. Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden incelenmesi gerekir. Bu tür davalarda da miras bırakanın mirasçılarını tespit etmek ve mirasçıların miras paylarını belirlemek hakimin görevidir ve re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.

Somut olayda, iptali istenen Şanlıurfa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1519 Esas, 2006/157 Karar sayılı mirasçılık belgesinde, mahkemece dinlenen tanık beyanlarına göre muris Dişo’nun mirasçılarının ve miras paylarının belirlenmesine karar verilmiştir. Anılan mirasçılık belgesinin iptali için muris ...’nun çocuklarından...’den doğma ...ızı ...nin altsoyu oldukları gerekçesiyle açılan Şanlıurfa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2007/157 Esas, 2011/837 Karar sayılı dosyada yapılan yargılamada ise; davacıların, kök murisleri olan ...nun Şanlıurfa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1519 Esas, 2006/157 Karar sayılı mirasçılık belgesindeki ... ile aynı kişi olduğunu ispatlayamadıklarını, davacıların nüfus kayıtlarına göre kendi murisleri hakkında yeni mirasçılık belgesi talep edebilecekleri de dikkate alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Deracaattan da geçerek kesinleşen Şanlıurfa 1. Sulh Hukuk Mahkemesi 2007/157 Esas, 2011/837 Karar sayılı dosyadaki ilam hükme esas alınmış ise de hükümde iptali istenen mirasçılık belgesinde murisin kızı olarak tespit edilen ...’un nüfus kayıtlarına göre, mirasçılık belgesinin iptalini isteyen davacıların murisi Dişo’nun kızı olduğu iddia edilen Emine ile kardeş çocukları oldukları tespit edilmiştir. Ancak murisin kızı Rahime ile davacıların murisi Emine arasında akrabalık bağı tespit edilemediği gibi mirasçı ...’un mirasçı olmadığına yönelik iddialara yönelik usulüne uygun dava açılmamış olması nedeniyle de bu hususun değerlendirmeye alınmadığı da belirtilmiştir. İptali istenen Şanlıurfa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1519 Esas, 2006/157 Karar sayılı yargılamada dinlenen tanık .... muris Dişo’nun 3 çocuğunun bulunduğunu, bunlardan ...’nın 1978 yılında vefat ettiğini, ... ..., Mezne ve Halil isminde dört çocuğunun bulunduğunu beyan etmiştir. Tanık beyanlarına göre muris ...nun kızı olduğu tespit edilerek kendisine pay verilen ...’un nüfus kaydında Şanlıurfa, ... ilçesi, ... mahallesi, cilt no:15, hane no:405 hanesine kayıtlı olduğu, 07.09.1978 tarihinde vefat ettiği, ..., ...,... ve ... isminde 4 çocuğunun bulunduğu, baba adının ...anne adının ise ... olduğu görülmüştür. ... bu haneye Şanlıurfa, Kendirci mahallesi, cilt no:15, hane no:408 18. sıradan evlenerek gelmiştir. ...’un evlenerek geldiği hanede 01.07.1857 Şanlıurfa doğumlu Mehmet Salih’in kızı olduğu anlaşılmaktadır. İptali istenen mirasçılık belgesinde dinlenen tanıklar ... ve ...’un beyanları ile nüfus kayıtları arasında çelişkili bulunduğu sabittir. Mahkemece bu hususlar nazara alınarak inceleme yapılması gerekirken, Şanlıurfa Sulh Hukuk Mahkemesi 2005/1519 Esas, 2006/157 Karar sayılı dosyayı hükme esas almak suretiyle iptali istenen mirasçılık belgesindeki tanıkların aksine beyan olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.”

 

Yargıtay 14. HD., E. 2017/1856 K. 2021/645 T. 4.2.2021

“…Yabancı mahkemeler tarafından verilen mirasçılık belgeleri, Türk Mahkemesince tanınmakla Türk Mahkemesi tarafından verilmiş bir mirasçılık belgesi gibi hüküm ve sonuç doğurur. Bu olgunun sonucu olarak, Türk Mahkemelerince verilen ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli bulunan mirasçılık belgelerinin nasıl iptali istenilebiliyorsa tanınmasına karar verilmiş bulunan yabancı mahkemelerce verilmiş mirasçılık belgelerinin de iptali istenebilir.

Kural olarak öğretide ve uygulamalarda kararlılık kazanan görüşe göre davada taraf teşkilinin yapılmamış olması başlı başına bozma nedenidir. Mirasçılık belgesinin iptali halinde hukuksal durumlarının etkilenmesi söz konusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise, bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi yine davalılardan herhangi birinin yargılama sırasında ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yöneltilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de; mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerekir.”