Evlilik, insanların birlikte yaşadıkları, sorumlulukları paylaştıkları ve birbirlerine destek oldukları özel bir birlikteliktir. Ancak bazen, evlilik birliği sona erer ve bu durumda eşler arasında maddi destek ihtiyacı doğabilir. Türk Medeni Kanunu (TMK), evlilik birliğinin sona ermesi durumunda maddi desteğin sağlanması için nafaka hakkını düzenlemektedir.
Nafaka, bir kişinin kendi imkanlarıyla geçimini sağlayamadığı durumlarda, diğer eş veya kişi tarafından ödenen maddi destektir. Bu destek, evlilik birliğinin sona ermesiyle ortaya çıkan ekonomik dengesizliği dengelemeyi amaçlar.
Türk Medeni Kanunu'na (TMK) göre nafaka, bir kişinin kendi imkanlarıyla geçimini sağlayamadığı durumlarda, geçimini sağlayacak kişiye ödenen maddi destektir. Nafaka, genellikle boşanma veya ayrılık durumlarında, eşlerden birinin diğerine maddi destek sağlaması amacıyla gündeme gelir.
Türk Medeni Kanunu, nafaka ile ilgili çeşitli hükümleri içerir:
1. Geçici Nafaka: Boşanma sürecinde, mahkemece belirlenen geçici bir süre için ödenen nafakadır. Tarafların maddi durumu ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak belirlenir.
2. Tedbir Nafakası: Boşanma davası sürecinde veya boşanma kararı verilmeden önce, eşlerden birine diğerine karşı koruma amaçlı olarak ödenen nafakadır.
3. Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrasında, ihtiyaç sahibi olan eşe, durumuna ve koşullara bağlı olarak ödenen nafakadır. Bu nafaka, geçici veya sürekli olabilir.
4. Çocuklar İçin Nafaka: Boşanan eşlerin çocukları varsa, çocukların bakımı ve eğitimi için düzenlenen nafakadır. Bu nafaka çocuğun ihtiyaçlarına göre belirlenir ve çocuğun erginlik yaşına kadar devam edebilir.
Nafaka miktarı ve süresi, mahkeme tarafından tarafların gelir durumu, yaşam standartları, evliliğin süresi gibi birçok faktör göz önünde bulundurularak belirlenir. Yükümlülük süresi, nafaka alacak olan kişinin durumuna bağlı olarak değişebilir ve belirli şartlar altında sona erebilir.
Nafaka konusunda karar verirken, her durumun kendine özgü olduğunu ve bu konuda TMK'nın detaylı hükümlerinin bulunduğunu unutmamak önemlidir. Bu sebeple, nafaka ile ilgili kararlar genellikle davalı ve davacı arasındaki ekonomik duruma, mahkeme takdirine ve delillere göre değişebililir.
Türk Hukukunda; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’muza göre 4 çeşit nafaka düzenlemesi vardır.
Türk Medeni Kanunu’nda yer alan nafaka türleri şu şekildedir:
Yoksulluk nafakası, tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yardım nafakasıdır.
Türk Medeni Kanunu
Madde 175 – “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.”
TMK'nın 175. maddesine göre yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin şartları:
Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
Boşanma olmalı
Boşanma nedeniyle nafakayı talep eden eşin yoksulluğa düşmesi gerekir.
Asgari ücret ve altında geliri bulunanlar yoksul sayılır. Asgari ücret seviyesinde geliri bulunan eş yoksulluk nafakası talebinde bulunabilir. Yani asgari ücret yoksulluk nafakası talep edilmesine hiçbir şekilde engel değildir.
Lehine nafaka hükmolunacak eşin kusuru daha ağır olmamalıdır. Az ya da eşit kusurlu eş yoksulluk nafakası talep edebilir.
Nafaka alacaklısının yeniden evlenmesi,
Taraflardan birinin ölmesi hallerinde davaya gerek kalmadan nafaka kendiliğinden sonra erer.
Nafaka alacaklısının evli olmaksızın başka birisi ile fiilen evli gibi birlikte yaşaması, haysiyetsiz hayat sürmesi, yoksulluğunun ortadan kalkması hallerinde ise nafaka borçlusu tarafından dava açılmak sureti ile nafaka kararı kaldırılabilir.
Nafakanın dava yolu ile sona erdirilmesi için uygulamada en sık açılan dava, nafaka alacaklısının yoksulluğunun sona ermesi sonucu nafakanın kaldırılması davalarıdır.
Boşanma kararında nafakaya hükmedildikten sonra nafaka alacaklısı eş, çalışmaya başlar ise nafaka borçlusu tarafından yoksulluğun ortadan kalktığı iddiası ile yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi ile dava açılabilir.
Bu durumda, çalışan nafaka alacaklısının çalışma karşılığı aldığı ücretin ne olduğunun tespiti ile kişiyi yoksulluktan kurtarıp kurtarmadığı yönünde bir araştırma yapılması gerekmektedir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre asgari ücret, yoksulluk nafakası bağlanmasına engel olmadığı gibi tek başına nafakanın kaldırılması sebebi de sayılmamaktadır.
TMK'nin 177. maddesine göre boşanmadan sonra açılan yoksulluk nafakası davası, nafakanın kaldırılması, indirilmesi gibi davalarda aile mahkemesi görevlidir, yetkili mahkeme ise alacaklının yerleşim yeri mahkemesidir.
TMK'nin 178. maddesine göre, boşanma davasından sonra açılacak yoksulluk nafakası davası, boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılabilir. Bu süre zaman aşımı süresidir ve resen dikkate alınamaz. Boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası istenemeyeceğine ilişkin açıkça beyanda bulunulmuş ise sonradan yoksulluk nafakası istenemez.
Yoksulluk nafakası talebi boşanma davasından sonra açılmış ise nispi harca tabi olup vekalet ücreti de nispi olarak hesaplanır. Faiz talebi varsa kesinleşme ile verilebilir.
Nafaka alacaklısının ihtiyaçlarında, nafaka yükümlüsünün de gelirinde önceye nispeten olağan üstü bir artış olduğu ispatlanamamış ise nafakanın ancak Türkiye İstatistik Enstitüsünün yayınladığı ÜFE artış oranında artırılmasına karar verilebilir. Ancak somut olayın özelliklerine göre de yoksulluk nafakası alan kişi nafakayı artırmak için dava açarsa eğer bu durum somut olayın şartlarına göre belirlenerek hakim ÜFE artış oranı üzerinde bir nafaka artışına hükmedebilir.
Taraflar anlaşmalı boşanma sonucunda boşanmış ve bu anlaşma ile yoksulluk nafakasına hükmolunmuş olsa bile, sonraki zamanlarda ekonomik kriz vs. nedenlerle nafaka borçlusunun gelir ve mal varlığında rızası dışında elinde olmayan nedenlerle azalma olmuş ve bu azalma sonucunda mevcut nafakayı ödemek nafaka borçlusu için çekilemez hal almış ise bu azalmayla orantılı olarak nafaka miktarı hakkaniyet gereği bir miktar indirilebilir.
Evlilik birliğinin devam ettiği ve eşler ile çocukların aynı çatı altında yaşadığı durumlarda TMK'nin 195 ve 196. maddelerine göre tedbir nafakası talep edilebilmektedir.
Bu nafaka türü nafaka yükümlüsü eşin evin giderlerine katılmaması, diğer eş veya çocuklarına karşı nafaka yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda talep edilen bir tedbir niteliğinde olup, uygulamada ise neredeyse hiç rastlanmamaktadır.
Eşlerden birinin evlilik devam eder iken nafaka talep eden eş, ayrı yaşamakta haklılığını ispatlaması durumunda lehine hükmedilebilir.
Örneğin şiddet gören eş veya evden kovulan eşin, birlikte yaşamaktan kaçınmak üzere evden ayrılması halinde diğer eş yararına tedbir nafakası verilebilir.
Tedbir nafakası davasında davacı eş ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat etmelidir. Fakat çocuklar yararına talep varsa burada ayrı yaşamakta haklılığın ispatı aranmamalıdır. Çocuklar için talep edilen nafaka ise reddedilmemektedir.
Ergin (reşit) olmayan ortak çocuklar yararına talep edilen bir hak olup, boşanma davası sırasında velayet kendisine verilen anne veya baba iştirak nafakası talebinde bulunamayacağını beyan etmiş olsa dahi velayet kendisine verilen eş, boşanmanın kesinleşmesinden hemen sonra iştirak nafakası talebinde bulunabilir.
Evlilik dışı ilişkiden doğan çocuğa bakan ana, babadan biri de diğerinden iştirak nafakası talebinde bulunabilir. Boşanmanın kesinleşmesinden sonra çocuk, velayeti kendisine verilen eşin yanında değil de velayet kendisine verilmeyen eşin yanında kalıyorsa, bu kişi çocuğa baktığından velayet kendisinde olmamasına rağmen velayet kendisinde olan eşten iştirak nafakası talebinde bulunabilir.
İştirak nafakası miktarı, çocuğun ihtiyaçları, ana babanın hayat koşulları, ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Çocuğun geliri varsa bu da göz önünde tutulur.
Boşanmadan sonra iştirak nafakası talep edilmesi, nafaka artırım talebinde bulunulması halinde yetkili mahkeme TMK'nin 177. maddesine göre nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir.
Akrabalar arasındaki dayanışma esasından kaynaklanan bir nafaka türüdür. Yardım nafakası davası, boşanma sonrası hükmolunan iştirak nafakasının çocuğun reşit olması ve eğitim hayatına devam etmesi nedeni ile ana veya babadan birisi aleyhine açılan yardım nafakası türüdür.
Çocuk ergin olmasına rağmen eğitimi devam ediyorsa eğitim hayatı boyunca nafaka talebinde bulunabilir. Açık öğretim, açık lise vs. yerlerde öğrenci olunması yardım nafakası istenmesine engel değildir.
Ergin (reşit) olan, üniversite eğitim hayatı olmayan, eğitim, ekonomik ve sair nedenlerle iş bulamamış, çalışamayan ve bekâr olan kız çocukları, her zaman nafakayı ödeyecek güçte olan ana babadan yardım nafakası talebinde bulunabilirler. Asgari ücret ve altı geliri bulunanlar yoksul sayılmaktadır. TMK 365/son maddesine göre yardım nafakası davalarında yetkili mahkeme taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Tüm nafakalarda (tedbir, yoksulluk, iştirak, yardım) şartlar var ise, nafakanın artırımı, indirimi veya kaldırılması için davalar açılabilir.
Nafakaya ilişkin davalarda görevli mahkeme, aile mahkemeleridir.
Boşanmadan sonra açılacak nafaka davalarında, nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Nafaka davaları, davanın kısa sürede sonuçlanması amaçlandığından basit yargılama usulüne tabidir.
Nafakaya ilişkin olarak açılacak davalar kanunda belirtilen her türlü delil ile ispatlanabilir, ekonomik durum araştırmadı, maaş bordrosu, yaşam biçimini gösterir tanık beyanları, banka kayıtları, tapu ve trafik kayıtları ve diğer hür türlü delil kullanılabilir.
Boşanma davası ile ayrı harca tabi olmaksızın her zaman feri nitelikte olan tazminat, nafakalar talep edilebilir.
Boşanma davasından harici olarak açılacak tazminat ve nafaka davalarında kanun koyucu boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıllık bir zamanaşımı süresi belirlemiştir.
Nitekim bu hususta Türk Medeni Kanunu md. 178: “Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.”
Yargıtay 2. HD 2020/2138 E., 2020/3149 K.
Özet: Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
“Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m. 175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının daha ağır kusurlu olmadığı, herhangi bir geliri ve mal varlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davalı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru görülmemiştir”
Yargıtay 2. HD 2020/3659 E., 2020/4241 K.
Özet: Bir gelirin varlığı ve bu gelirin sürekli ve düzenli gelirin olmaması yoksulluk nafakasına engel değildir.
“Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları gerekçe gösterilerek davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davalı kadının geçici olarak çocuk bakıcılığı işini yaptığı ve aylık 600 TL gelir elde ettiği bildirilmiştir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları davalı kadın bakımından oluşmuştur. Davalı kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 2. HD 2020/4161 E., 2020/5152 K.
Özet: Asgari ücret düzeyindeki gelir yoksulluk nafakası almasına engel değildir.
“Mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları gerekçe gösterilerek davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiştir. Yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında davacı kadının yemek firmasında asgari ücretli olarak çalıştığı bildirilmiştir. Kadının asgari ücret seviyesindeki geliri kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde değildir. Bu durumda, Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesi koşulları davalı kadın bakımından oluşmuştur. Davalı kadın yararına yoksulluk nafakası hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde isteğin reddi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”