ÖLÜNCEYE KADAR BAKMA SÖZLEŞMESİNE DAYANAN TAPU İPTALİ ve TESCİL DAVASI

 

 

1. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi ve Hukuki Temeli

 

1.1. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi Nedir?

Türk Borçlar Kanunu MADDE 611- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi, bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.

Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, ölünceye kadar bakma sözleşmesine miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır.

1.2. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi’nin Şekil Şartı Var Mıdır?

Türk Borçlar Kanunu MADDE 612- Ölünceye kadar bakma sözleşmesi, mirasçı atanmasını içermese bile, miras sözleşmesi şeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz. Sözleşme, Devletçe tanınmış bir bakım kurumu tarafından yetkili makamların belirlediği koşullara uyularak yapılmışsa, geçerliliği için yazılı Şekil yeterlidir.

1.3. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Davacı İpotek Koydurabilir Mi?

Türk Borçlar Kanunu MADDE 613- Bakım borçlusuna bir taşınmazını devretmiş olan bakım alacaklısı, haklarını güvence altına almak üzere, bu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahiptir.

1.4. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi’nin Konusu Nedir?

Türk Borçlar Kanunu MADDE 614- Bakım alacaklısı, sözleşmenin kurulmasıyla bakım borçlusunun aile topluluğuna katılmış olur. Bakım borçlusu, almış olduğu malların değerine ve bakım alacaklısının daha önce sahip olduğu sosyal durumuna göre hakkaniyetin gerektirdiği edimleri, bakım alacaklısına ifa etmekle yükümlüdür.

Bakım borçlusu, bakım alacaklısına özellikle uygun gıda ve konut sağlamak, hastalığında gerekli özenle bakmak ve onu tedavi ettirmek zorundadır.

Kabul ettikleri kişilere ölünceye kadar bakma amacıyla kurulmuş olan kurumların bakım borcunun kapsamı ve ifası, kendilerince hazırlanarak yetkili makamların onayından geçen genel düzenlemelerle belirlenir. Bu düzenlemeler, sözleşmenin içeriğinden sayılır.

1.5. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin İptali ve Tenkisi

Türk Borçlar Kanunu MADDE 615- Bakım alacaklısı, ölünceye kadar bakma sözleşmesi yüzünden kanuna göre nafaka yükümlüsü olduğu kişilere karşı yükümlülüğünü yerine getirme imkânını kaybediyorsa, bundan yoksun kalanlar sözleşmenin iptalini isteyebilirler.

Hâkim, sözleşmenin iptali yerine, bakım borçlusunun ifa edeceği edimlerden mahsup edilmek üzere, bakım alacaklısının nafaka yükümlüsü olduğu kişilere nafaka ödemesine karar verebilir.

Mirasçıların tenkis ve alacaklıların iptal davası açma hakları saklıdır.

1.6. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinin Sona ermesi

I. Önel verilerek fesih

Türk Borçlar Kanunu MADDE 616- Tarafların edimleri arasında önemli ölçüde oransızlık bulunur ve fazla alan taraf kendisine bağışta bulunulma amacı güdüldüğünü ispat edemezse diğer taraf, altı ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, sözleşmeyi her zaman feshedebilir. Bu oransızlığın tespitinde, ilgili sosyal güvenlik kurumunca, bakım borçlusuna verilenin değerine denk düşen anapara değeri ile bağlanacak irat arasındaki fark esas alınır.

Sözleşmenin sona erdirilmesi anına kadar geçen sürede ifa edilmiş edimler, anapara ve faiziyle birlikte değerlendirilerek, denkleştirme sonucunda alacaklı çıkan tarafa geri verilir.

II. Önel verilmeksizin fesih

Türk Borçlar Kanunu MADDE 617- Sözleşmeden doğan borçlara aykırı davranılması sebebiyle sözleşmenin devamı çekilmez hâle gelir veya başkaca önemli sebepler sözleşmenin devamını imkânsız hâle getirir ya da aşırı ölçüde güçleştirirse, taraflardan her biri sözleşmeyi önel vermeksizin feshedebilir. Sözleşme bu sebeplerden birine dayanılarak feshedildiği takdirde kusurlu taraf, aldığı şeyi geri verir ve kusursuz tarafa, bu yüzden uğradığı zarara karşılık uygun bir tazminat ödemekle yükümlü olur.

Hâkim, sözleşmenin önel verilmeksizin feshini yerinde bulabileceği gibi, taraflardan birinin istemiyle veya kendiliğinden, aile topluluğu içinde yaşamalarına son vererek, bakım alacaklısına ömür boyu gelir bağlayabilir.

III. Bakım borçlusunun ölümü

Türk Borçlar Kanunu MADDE 618- Bakım borçlusu ölürse bakım alacaklısı, bir yıl içinde sözleşmenin feshini isteyebilir. Bu durumda bakım alacaklısı, bakım borçlusunun iflası hâlinde, iflas masasından isteyebileceği miktara eşit bir paranın kendisine ödenmesini, bakım borçlusunun mirasçılarından isteyebilir.

1.7. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Devredilemezlik, İflas ve Haciz Halinde Talep

Türk Borçlar Kanunu MADDE 619- Bakım alacaklısı, hakkını başkasına devredemez. Bakım borçlusunun iflası hâlinde bakım alacaklısı, borçlunun ödemekle yükümlü olduğu dönemsel gelirin elde edilebilmesi için ilgili sosyal güvenlik kurumunca ödenmesi gereken anapara değerine eşit bir parayı, iflas masasına alacak kaydettirme hakkını elde eder.

Bakım alacaklısı, bu alacağını karşılamak üzere, üçüncü kişilerce borçluya karşı yürütülmekte olan hacze katılabilir.

III. Tescili isteme hakkı

Türk Medeni Kanunu Madde 716- Mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukukî sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin kaçınması hâlinde hâkimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir.

Bir taşınmazın mülkiyetini işgal, miras, kamulaştırma, cebrî icra veya mahkeme kararına dayanarak kazanan kişi tescili doğrudan doğruya yaptırabilir.

Bir taşınmazın mülkiyetinde eşler arasındaki mal rejimi dolayısıyla meydana gelen değişiklikler, eşlerden birinin istemiyle tapu kütüğüne doğrudan tescil olunur.

 

2. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Davacı

 

Ölünceye bakma sözleşmesi kapsamında bakım borçlusuna taşınmazın verileceği hususunda anlaşıldığında, bakım alacaklısı öldüğünde bakım borçlusu onun mirasçılarına karşı sözleşme nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açabilecektir.

Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri sözleşenlere karşılıklı olarak borçlar yüklediği gibi haklar da sağlamaktadır. Geçerliliğini yitirmemiş sözleşme ile bakım borçlusu bakım borcunun yerine getirilmesi karşılığında, bakım alacaklısının maliki olduğu ve sözleşmede belirlenen taşınmazların mülkiyetinin aktarılması hakkını elde etmektedir. Bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları, bakım borçlusuna mülkiyeti geçirim borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halin- de sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

Mirasçılar arasında elbirliği mülkiyetinin söz konusu olduğu ve dava dışı mirasçıların da bulunduğu gözetildiğinde, davacıların tek başına tereke adına ölünceye kadar bakma sözleşmesinin iptalini isteyemeyecekleri, böylesi bir davada bütün mirasçıların olurlarının alınması ya da atanacak temsilci aracılığıyla davaya devam edilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması ya da miras şirketine TMK'nin 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekir.

Sözleşmenin, bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla feshini isteme hakkı, bakım alacaklısının sağlığında kullanılması gereken bir hak olduğundan, bakım alacaklısı mirasçılarının bakım borçlusunun edimini yerine getirmediğine yönelik savunmaları bu davada dinlenmez.

 

3. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Davalı

 

Bakım alacaklısının mirasçıları bakım borçlusunun kazandığı taşınmazı temlik etmezlerse, bu mirasçılara karşı bakım alacaklısı tarafından tapu iptali ve tescil davası açılabilecektir.

Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.

Ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davalarında tapu müdürlüğüne husumet yöneltilemez.

 

4. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Görevli ve Yetkili Mahkeme

 

Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

HMK'nin 12. maddesinin birinci fıkrasında, "Taşınmaz üzerindeki ayni hakka ilişkin veya ayni hak sahipliğinde değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut alıkoyma hakkına ilişkin davalarda taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir." hükmü yer almış, aynı maddenin son fıkrasında ise, "Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir." hükmü düzenlenmiştir. Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin olup kesindir ve mahkemece resen (kendiliğinden) göz önünde tutulur.

 

5. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre

 

Ölünceye kadar bakım sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her zaman ileri sürülebilir

Türk Borçlar Kanunu'nun 618. maddesi gereğince; bakım borçlusu ölürse bakım alacaklısı 1 yıl içinde sözleşmenin feshini isteyebilir.

Kadastro Kanunu'nun 12/3 hükmündeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanabilmesi için, davacının mutlaka kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanması zorunludur. Kadastro tespitinden sonraki tarihli ölünceye kadar bakma sözleşmesine istinaden açılacak davada bu hak düşürücü süre uygulanmaz.

 

6. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinde Yargılama Usulü

 

Ölünceye kadar bakma sözleşmesine dayanan tapu iptal ve tescil davasında yazılı yargılama usulü uygulanır.

 

7. Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi ve Yargıtay’ın Bakış Açısı

 

Ölünceye kadar bakma sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakma borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakma alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.

Kaynağını TBK'nın 611. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakma sözleşmeleri, anılan Kanunun 612. ve Türk Medeni Kanunu’nun 545. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmelidir. Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakma sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir.

Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakma sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.

Bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşmenin feshini isteme hakkı, bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan, bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunması bu davada dinlenemez.

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hak- kından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706., Türk Borçlar Kanununun 237., (Borçlar Kanununun 213.) ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini isteyebilirler.

Kuşkusuz, ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı olarak yapıldığı her zaman ileri sürülebilir. Böyle bir savunma ileri sürülmüşse, mahkemece dayanılan sözleşmedeki tarafların gerçek ve müşterek amaçlarının Borçlar Kanunu’nun 19. maddesi hükmünden yararlanılarak açıklığa kavuşturulması gerekir. Zira bu gibi durumlarda ölünceye kadar bakma sözleşmesinin ivazlı olarak (bedel karşılığı) değil de bağış amaçlı veya mirasçıların bazılarından mal kaçırmak amacı ile yapıldığı kabul edilmelidir.

Ölünceye kadar bakma akdinin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi için sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın bütün mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.