Tapu sicili sisteminde, taşınmazların kaydı yapılırken her taşınmaza bağımsız bir sayfa açılır. Buna ayni yöntem adı verilir. Taşınmaz için açılan bu bağımsız sayfaya o taşınmaza ilişkin bütün özellikler, taşınmazın yüzölçümü, sınırları, maliki, taşınmaz üzerinde mevcut olan sınırlı ayni haklar yazılır.
Tapu sicilinin en önemli işlevi taşınmazlar üzerindeki ayni hakları açık ( aleni ) hale getirmektedir. Bu esas, Türk Medeni Kanunu’nun ( TMK. ) 997. maddesinde ( m. ) “Taşınmazlar üzerindeki hakları göstermek üzere tapu sicili tutulur” denilmek suretiyle çok açık bir şekilde ifade edilmiş olmaktadır. Tapu sicilinin açık ( aleni ) olması neticesinde hukuken korunmaya değer bir menfaatinin varlığını ispatlayan herkes tapu sicili kayıtlarını inceleyebilir, aynı esas çerçevesinde hiç kimsenin tapu sicilindeki bir kaydı bilmediğini ileri sürmesi mümkün değildir ( TMK. m. 1020 ).
Tapu siciline kayıtlı bir taşınmaz üzerinde ayni hak kurulması, devri ve sona erdirilmesi kural olarak tapu siciline yapılacak geçerli bir tescil veya terkin işlemi ile gerçekleştirilebilmektedir. Ancak, tescil veya terkinin kendisinden beklenen kendisinden beklenen sonucu yaratabilmesi için geçerli bir hukuki sebebe dayanması şarttır. Geçerli bir sebebe dayanmayan tescil veya terkin işlemi taşınmaz üzerindeki ayni hakkın durumunu da etkilemez; böyle bir durumda gerçek hak sahipliğinde herhangi bir değişiklik meydana gelmez. Tapu sicilindeki bir kaydın gerçekliği yansıtmayıp, sadece şekli bir değer taşıması ya da bu kaydın hukuki değerini tamamen yitirmesi halinde ise tapu sicilinin, kendisinden beklenen fonksiyonu yerine getirmesi imkanı ortada kalkar, bu durum ise hak sahiplerinin zarara uğraması ve tapu siciline güvenin ortadan kalkması gibi bir çok olumsuz durumun meydana gelmesine yol açabilir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun "Düzeltme" başlıklı 1027. maddesinde: "İlgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, tapu sicilindeki yanlışlığı ancak mahkeme kararıyla düzeltebilir.
Düzeltme, eski tescilin terkini ve yeni bir tescilin yapılması biçiminde de olabilir.
Tapu memuru, basit yazı yanlışlıklarını, tüzük kuralları uyarınca resen düzeltir.”
hükmü yer almaktadır. Bu hüküm tapu kaydının düzeltilmesi (tashihi) davalarının yasal dayanağını teşkil etmektedir.
Maddede "ilgililer" tabiri kullanılmış olup; dava açabileceklerin kimler olduğu konusunda bir sınırlama getirilmemiştir.
Kural: Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, kural olarak tapu maliki ile mirasçıları açabilir.
Bunun yanı sıra, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 640/4.maddesinin "... mirasçılardan her biri, terekedeki hakların korunmasını isteyebilir. Sağlanan korumadan mirasçıların hepsi yararlanır..." hükmü ile yine Aynı Kanunun 702/4. maddesinin "...ortaklardan her biri, topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabilir. Bu korumadan bütün ortaklar yararlanır..." hükmünde terekenin lehine olan durumlarda ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden, elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına, tapuda miras bırakanla ilgili olarak düzeltme isteyebilir.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını açabilecekler bununla sınırlı değildir.
Tapu kaydındaki eksiklik ya da yanlışlık bir başka dava sırasında saptanıp da bu eksikliğin giderilmesi için taraflara yetki verildiğinde, yetki verilen kişi kaydın düzeltilmesi için dava açma olanağına sahiptir.
Diğer bir anlatımla tapuyu doğrudan ilgilendiren davalarda tapu kaydındaki yanlışlıkların giderilmesi yeni bir hüküm tesisini gerektiriyorsa, mahkemece re'sen ya da ilgilinin talebi üzerine yetki verilerek dava açılması sağlanır.
Bir başka mahkemede yapılan yargılama sırasında "tapu kayıt malikinin kimliğinin tespitinin açıklanan şekilde bir ön sorun oluşturduğu hallerde de, o mahkeme; davanın görülebilmesi için öncelikle, tapuda kayıt düzeltilmesini sağlamak üzere ve konudaki hukuki yararın varlığını kabulle, o davadaki davacıya tapuda kayıt düzeltilmesi davası açmak ve yürütmek konusunda "yetki belgesi" düzenleyebilir. İşte bu halde de, dava açma konusunda "yetki belgesi" ile yetkilendirilen kişi ya da idare de tapuda kayıt düzeltilmesi davası açabilir.
Böyle bir durumda mahkemece, elindeki davanın yürütülebilmesi için görülen lüzum üzerine ve hukuki yararın varlığını kabulle düzenlenen yetki belgesi, lehine düzenlenen tarafa davayı takip yetkisi verir ve davada taraf olma sıfatı kazandırır.
Burada artık davanın açıldığı mahkemenin, eldeki davanın yetki belgesi kapsamında açılıp açılmadığını incelemek dışında, bir başka mahkemece o yetki belgesinin düzenlenmesine dayanak alınan hukuki yararı ve bu hukuki yarara dayanarak yetkilendirilen kişiye verdiği davacılık sıfatını tartışması olanaklı değildir.
Tapuda kayıt düzeltim davası uygulamada çok sık rastlanan bir dava türüdür. Örneğin davacı, kendine ait taşınmazın tapu kaydında isminin yanlış yazıldığını, isminde harf hatası bulunduğunu ve bunun düzeltilmesini talep edebilir.
Bu dava ile sadece tapu kütüğünde yer alması gereken kayıtlar düzeltilebiler.
Bu kayıtlar;
1) Malikin adı,
2) Malikin soyadı,
3) Malikin baba adı,
4) Edinme nedeni
5) Tarih ve
6) Yevmiye numarasıdır.
Görüldüğü gibi anne adı tapu kütüğünde zorunlu unsurlardan olmadığın- dan dava yoluyla ekleme ve düzeltme istenemez. Yine bunun gibi nüfus kaydının cilt ve sayfa numaraları da zorunlu unsurlardan değildir.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür taleplerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu talepler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (TMK'nın) 1027. maddesi gereğince mahkemeye yapılırsa, 6100 sayılı HMK'nın 382/(2)-ç)-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK'nin 702. madde- sinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ile ilgili olarak düzeltme isteyebilir.
Bununla birlikte, Bakanlar Kurulunun 22.7.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı kararı ile kabul edilen, 17.8.2013 tarihli ve 28738 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Tapu Sicili Tüzüğünün 28. maddesinde, kütük sayfası malik sütununda malikin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasının yazılacağı, tüzel kişilerin unvanlarının tam olarak yazılacağı ve paylı mülkiyette pay miktarı; paydaşların adı, soyadı ve baba adından sonraki kısımda, kesirli olarak gösterileceği ifade edilmiştir.
Aynı Tüzüğün 72. maddesinde, “Tapu sicilinde değişikliğin, hak sahibinin istemine ya da yetkili makam veya mahkeme kararına istinaden yapılabileceği” 74. maddesinde ise “Kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı basit yazım hatası yapıldığının tespit edilmesi hâlinde, müdür tarafından nedeni düzeltmeler sicilinde açıklanarak, re'sen düzeltme yapılacağı, istem belgesinde yapılan yanlışlık veya eksiklik düzeltilerek, belgenin uygun bir yerine yazılmak suretiyle taraflar ve tapu görevlilerince imzalanacağı ve sicilde buna uygun düzeltme yapılacağı, ana veya yardımcı siciller üzerinde yapılmış hata veya eksikliklerin, ilgililerce sunulan veya başka idarelerce düzenlenen belgelerden kaynaklanması hâlinde, ilgililerin gerçek durumu kanıtlayıcı belgelere dayalı başvuruları üzerine, istem, yevmiye defterine kaydedilerek gerekli düzeltme yapılacağı, kütük, yevmiye defteri ve yardımcı sicillerde, belgelere aykırı tescil veya esaslı hatasının düzeltilebilmesi için ilgililerin yazılı olurunun yazım alınması gerektiği, ilgililerden birisinin yazılı oluru olmazsa, bu durum beyanlar sütununda belirtilerek, 26.9.2011 tarihli ve 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre işlem yapılacağı, yapılacak düzeltmeler hatalı yazımdan sonra hak sahibi olmuş kişilerin hakkını etkileyici nitelikte ise, bu hak sahiplerinin de yazılı olurlarının aranacağı, müdürlüğün ilgililerin bilgisi dışında yaptığı işlemleri tebliğ etmekle yükümlü" olduğu açıklanmıştır.
Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesi "(1) Kadastro çalışmalarından kaynaklanan malikin veya hak sahibinin adı, soyadı ve baba adına ilişkin tapu kütüğündeki yazım hataları ilgilisinin başvurusu üzerine;
a) Senetsizden tespitlerde; nüfus kayıt örneği ve taşınmazın bulunduğu belediye veya muhtarlıktan alınacak fotoğraflı ilmühaber,
b) Kayda dayalı tespitlerde; dayanağı kayıt ve belgeler, incelenmek ve gerektiğinde tanık ve varsa tespit bilirkişileri dinlemek ve zeminde inceleme yapmak suretiyle istemin gerçek hak sahibinden geldiği belirlenirse, istem yevmiye defterine kaydedilerek düzeltilir.
(2) Zeminde incelemenin, kadastro müdürlüğü teknik personeli ile birlikte yapılacağı ve inceleme neticesinde teknik rapor düzenleneceği, zeminde incelemede, komşu parsel malikleri, muhtar ve diğer ilgililer dinleneceği; vergi kaydı ve diğer her türlü bilgi ve belgeden yararlanılır.
(3) Tapu sicilindeki bilgilerin güncellenmesi ve eksikliklerin giderilmesinde de yukarıdaki fıkraların uygulanır.
(4) Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunludur" şeklinde düzenlenmiştir.
Yine aynı Tüzüğün 26. maddesine göre ise mevzuat ve bu Tüzükte yer alan hükümlere uygun olmayan ve 4721 sayılı Kanunun 1011 inci maddesine göre geçici tescil şerhine de imkân bulunmayan istemlerin geciktirilmeden, gerekçesi, itiraz yeri ve süresi de belirtilmek suretiyle reddedileceği, ret kararının, istem sahibine elden veya 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri- ne göre tebliğ edileceği ve ret kararına, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebileceği belirtilmektedir.
Yukarıda açıklanan yeni Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri ve özelikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkân verildiği görülmektedir. Yine bu maddenin son fıkrasında ise "Bu madde hükümleri uyarınca kayıt düzeltmeleri için müdürlüklere başvuru yapılması zorunlu- dur." hükmü bulunmaktadır.
Bu hüküm hak arama özgürlüğünü kısıtlamamakta, aksine hak arayanlara haklarını çok daha kısa bir sürede, kolay, ucuz ve basit bir şekilde elde etme imkânı vermektedir. Hal böyle olunca, bu imkânın öncelikle tüketilmesi ve bu yolla bir sonuç alınamaması durumunda ilgilinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1027. Maddesi gereğince mahkemeye başvurması zorunluluğu bulunmaktadır.
Bu nedenle, yeni Tapu Sicili Tüzüğünün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili tapu müdürlüğüne yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerekir. Hâl böyle olunca, Tapu Sicili Tüzüğü gereğince öncelikle tapu müdürlüğü- ne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedürü izlemeden doğrudan dava açılması, davanın usulden reddine karar verilmesini gerektirir.
10/07/2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4/7/2019 tarih ve 7181 sayılı "Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 2644 sayılı Tapu Kanunu'na aşağıdaki ek madde eklenmiştir:
Tapu kaydındaki hisse hatalarının düzeltilmesi
EK MADDE 3 - Kadastro tespiti veya tapu sicilinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle oluşan hatadan olumsuz etkilenen hisselerin maliklerine, ayni ve şahsi hak lehtarlarına hatanın nedenleri ve düzeltme sonrası oluşacak hisse durumunu gösteren tebligat yapılır.
Yapılacak işlem konusunda tapu kaydının beyanlar hanesine belirtme yapı- lir ve bu belirtme düzeltme işlemi kesinleşinceye kadar korunur.
Tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde ilgililerince muvafakat verilmesi hâlinde düzeltme işlemi yapılır. Bu süre içinde muvafakat verilmez ise tapu müdürlüğünce hatalı kayıt resen düzeltilerek işlem sonucu ile birlikte düzeltme işlemine karşı tebliğden itibaren altmış gün içinde asliye hukuk mahkemesinde dava açılabileceği ilgilisine ihtar edilir.
Bu madde ile, tapu kayıtlarındaki hisse hatalarının düzeltilebilmesi amacıyla düzenleme yapılmaktadır. Bu kapsamda hataların oluşum nedenleri belirlenerek sınırlandırma yapılmakta ve hatalı hisselerin malikleri ile ayni ve şahsi hak lehtarlarına hatanın nedenleri ve düzeltme sonrası oluşacak tabloya ilişkin bilgilendirici tebligat yapılması öngörülmektedir.
Tebligat sonrası taşınmaz üzerinde hak sahibi olacak kişileri korumaya yönelik olarak tapu sicilinde bilgilendirme amaçlı belirtme yapılarak bu belirtmenin düzeltmenin kesinleşmesine kadar sicilde tutulması hedeflenmektedir. Üçüncü fikradaki prosedür uyarınca dava açılması durumunda, dava sonuçlancaya kadar bu belirtme tamu sicilinde duracaktır.
İlgililerince yapılan tebligata muvafakat verilmesi halinde istem gereği düzeltme işlemi yapılması; belirlenen sürede muvafakat verilmemesi durumunda ise tapu müdürlüğünce hatalı kaydın resen düzeltilmesi ve işlem sonucundan ilgilisine bilgi verilerek 60 gün içinde dava açabileceği hususunun ihtar edilmesi hükme bağlanmıştır.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Tapu Sicil Müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
1- Düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmelidir.
2- Nüfus Müdürlüğünden, kayıtta geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmelidir.
3- Taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulunup bulunmadığı zabıta aracılığı ile araştırılmalıdır.
4- Talep konusunda tanık dinlenmelidir.
5- Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise, tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır.
Tapuda kayıt düzeltme davası çekişmesiz yargı işi söz konusu olup 6100 sayılı HMK m. 383 hükmü uyarınca kanunda aksine hüküm bulunmadığı sürece çekişmesiz yargı işlerinde sulh hukuk mahkemeleri görevlidir.
Tapuda kayıt düzeltme davalarında yetkili mahkeme olarak taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde dava açılır.
Bu tür davalarda Tapu Sicil Tüzüğünün 25. maddesinde belirtilen ve kütükte bulunması zorunlu olan kimlik bilgilerinden tapu malikinin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasına ilişkin yanlış yazılan bilgilerin düzeltilmesi istenebilir.
Davanın niteliği gereğince, tapuda kayıt düzeltme davalarında yargılama harcı ve vekalet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu Sicil Müdürlüğü davada yasal olarak hasım gösterileceğinden yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaz.
Yargıtay 1.Hukuk Dairesi Esas: 2014/8529 Karar: 2014/9722 Karar Tarihi: 13.05.2014
ÖZET: Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Tapu Sicil Tüzüğü gereğince öncelikle tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedür izlemeden doğrudan dava açıldığından, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. (4721 S. K. m. 702, 1011, 1027) (6100 S. K. 382) (Tapu Sicili Tüzüğü m. 26, 28, 72, 74, 75)
Dava: Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi M. A.’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Karar: Dava, tapu kaydına yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olup 21.10.2013 tarihinde açılmış, mahkemece esastan karar verilmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme taleplerinin kaynağını oluşturur. Bu tür taleplerde kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Bu talepler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK’nın) 1027. maddesi gereğince mahkemeye yapılırsa, 6100 sayılı HMK’nın 382/ç-1 maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren TMK’nın 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan herhangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir.
Bununla birlikte, Bakanlar Kurulunun 22.7.2013 tarihli ve 2013/5150 sayılı kararı ile kabul edilen, 17.8.2013 tarihli ve 28738 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni Tapu Sicil Tüzüğünün 28. maddesinde, kütük sayfası malik sütununda malikin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasının yazılacağı, tüzel kişilerin unvanlarının tam olarak yazılacağı ve paylı mülkiyette pay miktarı; paydaşların adı, soyadı ve baba adından sonraki kısımda, kesirli olarak gösterileceği ifade edilmiştir. Aynı Tüzüğün 72. maddesinde, 74. maddesinde ise olduğu açıklanmıştır. Tapu Sicil Tüzüğünün 75. maddesine göre, , Belirtilmektedir. Yine aynı tüzüğün 26. maddesine göre ise mevzuat ve bu Tüzükte yer alan hükümlere uygun olmayan ve 4721 sayılı Kanunun 1011 inci maddesine göre geçici tescil şerhine de imkan bulunmayan istemlerin geciktirilmeden, gerekçesi itiraz yeri ve süresi de belirtilmek suretiyle reddedileceği, ret kararının, istem sahibine elden veya 11.2.1959 tarih ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği ve ret kararına, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde müdürlüğün bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne, bölge müdürlüğünün kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren onbeş içinde Genel Müdürlüğe itiraz edilebileceği belirtilmektedir. Yukarıda açıklanan yeni Tapu Sicil Tüzüğü hükümleri ve özellikle 75. maddesi nazara alındığında, tapu müdürlüklerine oldukça geniş yetkiler verilerek tapudaki hataların daha kısa bir sürede, idari yoldan düzeltilmesine imkan verildiği görülmektedir. Yine bu maddenin son fıkrasında ise hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm hak arama özgürlüğünü kısıtlamamakta, aksine hak arayanlara haklarını çok daha kısa bir sürede, kolay, ucuz ve basit bir şekilde elde etme imkanı vermektedir.
Hal böyle olunca, bu imkanın öncelikle tüketilmesi, ve bu yolla bir sonuç alınamaması durumunda ilgilinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 1027. maddesi gereğince mahkemeye başvurması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle, yeni Tapu Sicil Tüzüğünün Resmi Gazete’de yayımlayarak yürürlüğe girdiği 17.8.2013 tarihinden sonra, davacının, mahkemeye müracaat etmeden, öncelikle ilgili müdürlüğüne yukarıda açıklanan prosedüre uygun şekilde başvurması, eğer bu talebinde istediği sonucu alamazsa daha sonra mahkemeye başvurması gerekir. Hal böyle olunca, Tapu Sicil Tüzüğü gereğince öncelikle tapu müdürlüğüne başvurma zorunluluğu getiren yasal prosedür izlemeden doğrudan dava açıldığından, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Sonuç: İlgili Tapu Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK’un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.05.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.