Vergi Kaçakçılığı Suçu ve Cezası

(Vergi Usul Kanunu Madde 359)

 

1. Vergi Kaçakçılığı Nedir?

Genel olarak vergi kaçakçılığı suçu en çok naylon fatura (sahte fatura düzenleme ve kullanma) şeklinde uygulamada karşımıza çıkmaktadır.

Türk vergi sisteminde kabul edilen vergilendirmede ilke, vergiyi doğuran olayın esas alınmasıdır. Bu olayın da bir belge ile tevsiki zorunludur. Gerçek olmayan fakat temelinde gerçek bir hukuki ilişki varmışçasına düzenlenen ve yasal şekil şartlarına da haiz olan bu belgelerin kayıtları tevsik etmesi de düşünülemez. Vergiyi doğuran olayı tevsike yarayan belgelerden birisi olan fatura, Türk Ticaret Kanunun 23’ncü maddesinde de belirtildiği üzere, ticareti yapan tarafların gerçek bir satış veye hizmet karşılığında verdiği belgedir. Türk Ticaret Kanunundaki düzenlemeye benzer bir düzenleme ile 213 sayılı Vergi Usul Kanun 230. maddesinde faturanın şekil şartları belirtilmiştir. Buna göre gerçek bir faturanın tarifi de Vergi Usul Kanunun 229‘ncu maddesinde yapılmıştır. ‘Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır’ madde hükmüne göre; fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında verilen bir vesika olarak nitelenmektedir. Gerçek bir faturadan söz edebilmek için, taraflar arasında daha önce herhangi bir satım, hizmet veya sözleşmelerinden doğan hukuki bir ilişkinin varlığı şarttır.

Sahte fatura düzenlemek, komisyon almak suretiyle haksız kazanç sağlamak veya vergi doğuran faaliyetini vergi dairesinin bilgisi dışında tutarak vergi ödememektir. Kullanan fatura içinse gideri fazla gösterip matrahı düşürmek, dolayısıyla az vergi ödemek veya hiç ödememek veya hakkı olmayan iadesi veya indirimden yararlanmaktır. Sahte fatura düzenlemede failin, fiilin oluşturduğu suçtan sorumlu tutulabilmesi için kastın mevcudiyeti gerekmekte, kasten hareket edilmiş sayılabilmesi için suçu oluşturan fiilin bilerek ve isteyerek işlenmiş olması, dolayısıyla da bunun araştırılması icap etmektedir. Ancak, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgenin gerek düzenlenmesinin gerekse kullanılmasının kaçakçılık suçunun oluşması yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Sahte fatura olduğunu bilerek alan ve kullanan vergi yükümlüleri, belge tutarını katma değer vergisi, kurumlar vergisi ve gelir vergisi gibi tüm vergi matrahlarından indirmekte ve daha çok vergi kaybına neden olmaktadırlar. Bu nedenle sahte belgeyi bilerek kabul eden ve kullanan kişileri de kaçakçılık suçu işleyen kişiler olarak değerlendirmiştir.

 

2. Vergi Kaçakçılığı Suçu (Vergi Usul Kanunu Madde 359) ve Cezası Nedir?

 

Vergi Usul Kanunu Madde 359:

Vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan;

Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,

Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar,

Hakkında on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir. Gerçek bir muamele veya duruma dayanmakla birlikte bu muamele veya durumu mahiyet veya miktar itibariyle gerçeğe aykırı şekilde yansıtan belge ise, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belgedir.

Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.

Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

371 inci maddedeki pişmanlık şartlarına uygun olarak durumu ilgili makamlara bildirenler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.

Bu maddede yazılı fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir.

Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranında indirilir.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen ceza indiriminden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır.

Bu maddede düzenlenen suçların birden fazla takvim yılı veya vergilendirme dönemi içinde aynı suç işleme kararının icrası kapsamında işlenmesi halinde, Türk Ceza Kanununun 43 üncü maddesi uygulanır.

Kaçakçılık suçlarını işleyenler hakkında bu maddede yazılı cezaların uygulanması 344 üncü maddede yazılı vergi ziyaı cezasının ayrıca uygulanmasına engel teşkil etmez.

 

VUK'nın 359. maddesinin b fıkrasındaki Vergi Kaçakçılığı düzenlemesindeki amaç vergi kaybının önüne geçmek olduğu için belgenin şeklinin anılan fıkra kapsamında önemi bulunmamaktadır. Bu durum VUK'nın 359. maddesinin b fıkrasının son cümlesindeki ifade ile aynı Kanun'un 3. maddesinin (A) ve (B) bendindeki düzenlemelerden anlaşılmaktadır. Şöyle ki; VUK 359/b-son cümlede "gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge sahte belgedir" denilmektedir. VUK'nın 3. maddesinde ise "vergiyi doğuran olayın ve buna ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin ispatının yemin hariç her türlü delille yapılabileceği" belirtilmektedir. VUK'nın 3. maddesinin (B) bendindeki bu düzenleme nedeni ile vergiyi doğuran olayın her türlü delille ispatı mümkün olduğuna göre vergi kaçağını önlemeyi amaçlayan VUK'nın 359. maddesinin b fıkrasındaki sahte belge düzenlemek veya kullanmak sureti ile kaçakçılık suçunda şekli unsurları eksik fatura ve diğer belgeler de dahil her türlü delilin suçun sübutunda ispat aracı olarak kullanılabileceği açıktır. Bu durumda diğer delillerle suç sübuta ermiş ise, şekil denetimi yönünden belgenin getirtilerek incelenmesinin önemi kalmamaktadır. Çünkü bu maddedeki suçun konusu vergiye konu faaliyettir. Yani vergiye konu olayın gerçeği yansıtıp yansıtmadığıdır. Dolayısı ile delil olarak sunulan belgedeki bir takım şekil noksanlıklarının suçun oluşumuna etkisi bulunmamaktadır. TCK'nın ve VUK'nın sahtecilikle ilgili düzenlemeleri başlık ve içerik olarak karşılaştırıldığında da düzenlemelerin nedeni ve amaçlarındaki farklılık açıkça görülmektedir. TCK'daki sahtecilikle ilgili madde başlıklarında resmî ve özel belgede sahtecilik ifadeleri kullanıldığı hâlde, VUK'da "kaçakçılık suçları ve cezaları" başlığı kullanılmıştır. Yine TCK'da sahte belgenin ne olduğu konusunda bir düzenleme yapılmayarak her olayın ve belgenin özelliğine göre yetkili mercinin değerlendirmesine bırakıldığı hâlde VUK'nın 359. maddesinin b fıkrasında "gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge sahte belgedir." denilerek sahte belgenin tanımı yapılmış olup aldatıcılık özelliği buna göre kıymetlendirilmelidir. Bu farklılıklardan da anlaşıldığı üzere Vergi Usul Kanunu öngördüğü suçlar bakımından birçok hâlde ceza hukukunun genel ilkelerinden ayrılarak cezai sorumluluğa, takip şartlarına ve cezaların belirlenmesine ilişkin farklı düzenlemeler getirmiştir. Bu bağlamda vergi kaçakçılığı suçları genellikle vergi mükellef veya sorumluları tarafından işlenilen objektif sorumluluğa dayalı bir anlamda mahsus suçlar olduğu için VUK'nın 359. maddesinin b fıkrasında düzenlenen sahte belge düzenlemek veya kullanmak sureti ile kaçakçılık suçlarında VUK'nın 230 ve devamı maddelerine yollama yapan aynı Kanun'un 227. maddesinin 3. fıkrasındaki düzenleme gerekçe gösterilerek belgede bulunması gereken zorunlu bilgilerin (şekli unsurlarının) suçun unsuru olarak kabul edilmesi ve buna bağlı olarak da VUK'daki aldatma kabiliyetinin TCK'da düzenlenen sahtecilik suçları gibi şekli yönden de değerlendirilmesi gerektiğinin kabul edilmesi Vergi Usul Kanunu'ndaki düzenlemeler açısından kanun koyucunun amaçlamadığı yanılgılı uygulamalara ve sonuçlara yol açabileceği gözetilmelidir. Bu nedenlerle VUK'nın 359. maddesindeki vergi kaçakçılığı suçuna cezai müeyyide getiren sahte belge düzenleme ve kullanma suçları ve kavramları ile TCK'daki sahtecilik suçları ve kavramlarının birebir eşleştirilmesinin, aynı anlamların yüklenmesinin şekil şartları ve aldatma yeteneği yönünden aynı denetime tabi tutulmasının doğru olmayacağı kabul edilmelidir. Sahtecilikle ilgili bu açıklamalardan sonra uyuşmazlığın sağlıklı bir biçimde çözümlenebilmesi için VUK'da düzenlenen belgelerden olan ve konuyla ilgili bulunan faturanın Kanun’da yer alan tanımı ve şekli konuları da incelenmelidir.

 

3. Vergi Kaçakçılığı Suçunu Oluşturan Hareketler ve Cezaları Nedir?

Vergi Usul Kanunu’nun 359. Maddesine göre; Vergi Kaçakçılığı halinde oluşan suçlar ile bu suçların cezaları aşağıdaki şekildedir:

 

-Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar,

-Gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar,

-Defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler,

-Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler,

-Defter, kayıt ve belgeleri gizleyenler,

-Muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar

Vergi Usul Kanunu 359/A-1 VE A-2 gereğince 18 AYDAN 3 YILA KADAR HAPİS CEZASI

 

-Defter, kayıt ve belgeleri yok edenler, defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar,

-Sahte belge düzenleyenler,

-Sahte belge kullananlar:

Vergi Usul Kanunu 359/B gereğince 3 YILDAN 5 YILA KADAR HAPİS CEZASI

 

Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar:

Vergi Usul Kanunu 359/C gereğince 2 YILDAN 5 YILA KADAR HAPİS CEZASI

 

4. Vergi Kaçakçılığı Suçunda Fail Kimdir?

Vergi Usul Kanununun 333 üncü maddesine göre, Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde Vergi Kanununa aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına kesilir. Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkındaki bu kanunun 10 uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır.

Yine Vergi Usul Kanunu’nun 359 uncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360.maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur.

 

5. Vergi Kaçakçılığı Suçunun Konusu Nedir?

VUK 359. maddeden anlaşıldığı üzere vergi kaçakçılığı suçunun maddi konusu vergi kanunlarına göre, tutulan veya düzenlenen, saklama ve ibraz zorunluluğu bulunan, defter, kayıt ve belgeler ile bu defterler dışında hesap ve işlemlerin kaydedildiği özel defter ve belgeler veya diğer kayıt ortamlarıdır.

 

6. Vergi Kaçakçılığı Suçu Şikayete Bağlı Mıdır?

Vergi kaçakçılığı suçu şikayete bağlı bir suç değildir. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gerekli haller oluştuğu takdirde soruşturma başlatılabilir. Ayrıca vergi kaçakçılığı suçu işleyen bir kişiyi şikayet eden bir kişi daha sonra şikayetini geri çekse dahi Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruşturmayı devam ettirecektir.

Vergi Kaçakçılığı suçunun fiilleri yani hareketleri farklılık göstermektedir. Yukarıda açıkladığımız üzere bu suçun fiillerini tekrar etmek gerekirse;

-Yasal bir durumu olmayan defterlerin tutulması,

-Hesap ve muhasebe sürecinde çeşitli hilelerin yapılması,

-Belgelerin sahtesinin düzenlenmesi,

-Defter sayfalarında değişiklik yapılması,

-Yanıltıcı belgelerin kullanılarak hile yapılması,

-Belgelerin herhangi bir şekilde ibraz edilememesi,

-İlgisiz kişilerin hesapları üzerinden işlem gerçekleştirme

-Belge ile kayıtların ortadan kaldırılması,

Şeklindeki suç fiilleri, vergi kaçakçılığı suçunu oluşturmak için yeterli ve gereklidir.

 

7. Vergi Kaçakçılığı Suçunda Pişmanlık Halinde Nasıl Ceza Verilir?

Vergi Usul Kanunu’nun 359. Maddesinde yer alan fiillerle verginin ziyaa uğratıldığının tespit edilmesine bağlı olarak tarh edilen verginin, gecikme faizi ve gecikme zammının tamamı ile kesilen cezaların yarısı ve buna isabet eden gecikme zammının; soruşturma evresinde ödenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında, kovuşturma evresinde hüküm verilinceye kadar ödenmesi halinde ise verilecek ceza üçte bir oranında indirilir.

Tarh edilen vergi ve vergi aslına bağlı olarak kesilen cezanın bulunmadığı durumlarda verilecek ceza yarı oranında indirilir.

Yukarıdaki yer alan ceza indirimlerinden faydalanabilmek için vergi mahkemesinde dava açılmaması, açılmışsa feragat edilmesi, kanun yollarına başvurulmaması veya başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır.

Ancak pişmanlık durumunun gerçekleşmesi için aşağıdaki şartların da yerine getirilmesi zorunludur. Bu şartlar şu şekildedir:

Vergi beyanının verildikten sonra 15 gün içerisinde düzeltilmesi,

Kanuna aykırı durumlar hakkında başkası tarafından farklı bir beyanın bulunmaması ve bildirimin fiilin tespitinden önce resmi kayıtlara geçirilmiş olması,

Bu şartlar, vergi kaçakçılığı suçundan dolayı pişmanlık hükümlerinden yararlanmak için gerekli olan şartlardır.

 

8. Vergi Kaçakçılığı Yapanlar Nasıl İhbar Edilir?

Vergi kaçakçılığı yaptığı bilinenleri ALO 189 Maliye Hattı üzerinden arayarak bu kişi veya kurumların vergi kaçakçılığı yaptığı yönünde haklarında vergi kaçakçılığı ihbarı yapılabilir.

Bunun yanında vergi kaçakçılığı yapan kişilerin ihbar işlemleri vergi dairelerinde veya defterdarlıklarda da yapılabilir.

Vergi kaçakçılığı ihbarının değerlendirilmesi için TC kimlik numarası ile birlikte adres bilgisinin bildirilmesi zorunludur.

 

9. Vergi Kaçıranları İhbar Eden Kişiye Ödül Verilir Mi?

Vergi kaçakçılığını ihbar eden kişilerin kazanacağı ihbar ikramiyesi bulunur ancak ihbar ikramiyesini kazanmanın belirli şartları vardır. Sürekli yükümlülüğün olması gereken gelirler ile somut delillerle ihbar yapıldı ise, ihbar eden kişinin ihbar ikramiyesi alması mümkündür. İhbar ikramiyesinin 3’te 1’lik kısmı kesin tahakkukta, 3’te 2’lik kısmı ise tahsilden sonra ödenmektedir.

 

10. Vergi Kaçakçılığı Suçu ile ilgili Yargıtay Kararları

 

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2017/3569 E., 2019/3127 K.

“Her Takvim Yılı İçerisinde Farklı Zamanlarda Birden Fazla Sahte Fatura Düzenlenmesi Halinde Vergi Kaçakçılığı Suçu Bakımından Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanması Gerekmektedir.”

“1- Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığının 17.05.2010 tarih, 2010/7162 esas sayılı iddianamesi ile 213 sayılı VUK'nin 367. maddesi gereğince dava şartı olan mütalaa ve vergi suçu raporuna uygun olarak sanıklar hakkında, “2007 ve 2008 takvim yıllarında sahte fatura düzenleme” suçundan kamu davası açıldığı; kararın gerekçesinin bir bölümünde, sanıkların Ekim 2007 tarihinden itibaren mal ve hizmet karşılığı olmaksızın, piyasaya komisyon karşılığı sahte fatura düzenlediklerinin belirtilmesine rağmen, diğer bölümünde sahte belge kullanmak suretiyle vergi kaçakçılığı suçundan cezalandırımaları gerektiğinin belirtilmesi; hüküm fıkrasında ise sahte belge kullanmak suretiyle vergi kaçakçılığı suçunu işlediklerinin kabul edilmesi nedeniyle hükmün karıştırılması,

2-Kabule göre de; a)Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 05.03.2002 gün ve 28/179 sayılı kararında açıklandığı üzere, her bir takvim yılında sahte fatura düzenleme eylemlerinin birbirinden ayrı ve bağımsız suçları oluşturduğu, her bir takvim yılı içinde farklı zamanlarda birden fazla sahte fatura düzenleme eylemlerinde TCK'nin 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiği gözetilmedten, yazılı şekilde TCK'nin 43/1. maddesi uygulanmaksızın, tek hüküm kurulması suretiyle eksik ceza tayini, b)5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. Maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,”

 

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2016/8185 E., 2018/5841 K.

“Vergi Kaçakçılığı Suçu Bakımından Sanığın Cezalandırılabilmesi İçin Faturalardan, Her Takvim Yılına Ait Kanaat Oluşturacak Sayıdaki Asıllarının veya Onaylı Örneklerinin Getirtilerek İncelenmesi ve 213 Sayılı Kanun’un 230. Maddesinde Öngörülen Zorunlu Bilgileri İçerip İçermediğinin Tespit Edilmesi ve Tüm Delillerin Birlikte Tartışılarak Sanığın Hukuki Durumunun Belirlenmesi Gerekmektedir.”

“1- Sahte fatura düzenleme suçunda, suçun maddi konusunun fatura olması; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 230. maddesinin 1. fıkrasında, faturalarda bulunması zorunlu olan bilgilerin neler olduğunun belirtilmesi, aynı Kanunun 227. maddesinin 3. fıkrasında ''Bu Kanuna göre kullanılan veya bu Kanunun Maliye ve Gümrük Bakanlığına verdiği yetkiye dayanılarak kullanma mecburiyeti getirilen belgelerin, öngörülen zorunlu bilgileri taşımaması halinde bu belgeler vergi kanunları bakımından hiç düzenlenmemiş sayılır'' hükmünün yer alması; suç konusu faturaların dosya içinde bulunmadığının ve getirtilip duruşmada incelenmediğinin anlaşılması karşısında; sanığın 2007, 2008, 2009, 2010 ve 2011 takvim yıllarında düzenlendiği iddia olunan faturalardan, her takvim yılına ait kanaat oluşturacak sayıdaki asıllarının veya onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesi ve 213 sayılı Kanunun 230. maddesinde öngörülen zorunlu bilgileri içerip içermediğinin tespit edilmesi,

2- Faturaların zorunlu bilgileri içerdiğinin tespit edilmesi durumunda;

a) Faturaların sanığa gösterilerek yazı ve imzaların kendisine ait olup olmadığının sorulması,

b) Sanığın faturalardaki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını söylemesi halinde; yazı ve imza örnekleri temin edilerek, faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olup olmadığı konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,

c) Faturalardaki yazı ve imzaların sanığa ait olmadığının anlaşılması halinde ise;

aa)Faturaları kullandığı belirlenen mükellefler hakkında karşıt inceleme raporu düzenlenip düzenlenmediğinin ilgili vergi dairesinden sorularak, düzenlenmiş ise onaylı örneklerinin getirtilmesi,

bb) Aynı mükellefler hakkında dava açılıp açılmadığının araştırılması; dava açılmış ise, dosyalarının getirtilerek incelenmesi ve bu davayla ilgili belgelerin onaylı örneklerinin çıkartılarak dosya içine konulması,

cc)Faturaları kullanan mükellef yetkililerinin CMK'nın 48. maddesi uyarınca çekinme hakları hatırlatılarak tanık sıfatıyla dinlenmesi; kendilerinden, sözü edilen faturaları hangi hukuki ilişkiye dayanarak kimden aldıklarının, sanığı tanıyıp tanımadıklarının sorulması,

Sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,

Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA,”