YABANCI MAHKEME ve HAKEM KARARLARININ

TANINMASI ve TENFİZİ DAVALARI

 

 

1. Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Davalarının Hukuki Temeli Nedir?

 

Yabancı devlet mahkemesi tarafından verilen mahkeme kararları tanıma ve tenfiz sürecinden geçirilmek suretiyle bir başka ülkede kesin hüküm ve kesin delil etkisine sahip olur. Ancak yabancı mahkemede verilen kararın tanıma ve tenfiz sürecinde nitelendirilmesi önemlidir. Zira tanıma ve tenfize ilişkin talebin istemi sürecinde yapılan yargılama faaliyetinde yargılamanın usulü, talebin çekişmeli yoksa çekişmesiz olarak mı ileri sürüleceği, tarafların mahkemeye katılımı, tanıma ve tenfiz isteminin kimler tarafından isteneceği, ispat ve delillerin ne şekilde mahkemede ileri sürüleceği ve yargılama sonucunda verilen karara karşı kanun yolu bakımından değerlendirilmesi tanıma ve tenfiz davaları neticesinde belirlenmektedir.

Yabancı mahkemeden verilmiş kararların tanınması ve tenfizi şartları, Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 50 ve 59. maddeleri arasındaki hükümler ile düzenlenmiştir.

Buna göre Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un ilgili kanun maddeleri aşağıdadır:

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 50. Maddesi

 

Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların Türkiye'de icra olunabilmesi yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlıdır.

Yabancı mahkemelerin ceza ilâmlarında yer alan kişisel haklarla ilgili hükümler hakkında da tenfiz kararı istenebilir.

 

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 51. Maddesi

 

Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.

Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 52. Maddesi

 

Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:

             a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.

              b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.

              c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 53. Maddesi

 

(1) Tenfiz dilekçesine aşağıdaki belgeler eklenir:

a) Yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi.

b) İlâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya

belge ile onanmış tercümesi

 

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 54. Maddesi

 

(1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:

a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.

b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.

c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.

ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 55. Maddesi

 

Tenfiz istemine ilişkin dilekçe, duruşma günü ile birlikte karşı tarafa tebliğ edilir. İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması ve tenfizi de aynı hükme tâbidir. Hasımsız ihtilâfsız kaza kararlarında tebliğ hükmü uygulanmaz. İstem, basit yargılama usulü hükümlerine göre incelenerek karara bağlanır.

Karşı taraf ancak bu bölüm hükümlerine göre tenfiz şartlarının bulunmadığını veya yabancı mahkeme ilâmının kısmen veya tamamen yerine getirilmiş yahut yerine getirilmesine engel bir sebep ortaya çıkmış olduğunu öne sürerek itiraz edebilir.

 

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 56. Maddesi

 

Mahkemece ilâmın kısmen veya tamamen tenfizine veya istemin reddine karar verilebilir. Bu karar yabancı mahkeme ilâmının altına yazılır ve hâkim tarafından mühürlenip imzalanır.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 57. Maddesi

 

Tenfizine karar verilen yabancı ilâmlar Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmlar gibi icra olunur.

Tenfiz isteminin kabul veya reddi hususunda verilen kararların temyizi genel hükümlere tâbidir. Temyiz, yerine getirmeyi durdurur.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 58. Maddesi

 

Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır. Tanımada 54’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz.

İhtilâfsız kaza kararlarının tanınması da aynı hükme tâbidir.

Yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye'de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usul uygulanır.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 59. Maddesi

 

Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 60. Maddesi

 

Kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararları tenfiz edilebilir.

Yabancı hakem kararlarının tenfizi, tarafların yazılı olarak kararlaştırdıkları yer asliye mahkemesinden dilekçeyle istenir. Taraflar arasında böyle bir anlaşma olmadığı takdirde, aleyhine karar verilen tarafın Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu, bu da yoksa icraya konu teşkil edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili sayılır.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 61. Maddesi

 

Yabancı bir hakem kararının tenfizini isteyen taraf, dilekçesine aşağıda yazılı belgeleri, karşı tarafın sayısı kadar örnekleriyle birlikte ekler:

  1. Tahkim sözleşmesi veya şartının, aslı yahut usulüne göre onanmış örneği.
  2.  Hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği.
  3. (a) ve (b) bentlerinde sayılan belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örnekleri.

Mahkemece hakem kararlarının tenfizinde 55’inci, 56‘ncı ve 57’nci madde hükümlerikıyas yoluyla uygulanır.

 

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 62. Maddesi

 

  1. Mahkeme,

a) Tahkim sözleşmesi yapılmamış veya esas sözleşmeye tahkim şartı konulmamış ise,

b) Hakem kararı genel ahlâka veya kamu düzenine aykırı ise,

c) Hakem kararına konu olan uyuşmazlığın Türk kanunlarına göre tahkim yoluyla çözümü mümkün değilse,

ç) Taraflardan biri hakemler önünde usulüne göre temsil edilmemiş ve yapılan işlemleri sonradan açıkça kabul etmemiş ise,

d) Hakkında hakem kararının tenfizi istenen taraf, hakem seçiminden usulen haberdar edilmemiş yahut iddia ve savunma imkânından yoksun bırakılmış ise,

e) Tahkim sözleşmesi veya şartı taraflarca tâbi kılındığı kanuna, bu konuda bir anlaşma yoksa hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna göre hükümsüz ise,

f) Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usul, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna aykırı ise,

g) Hakem kararı, hakem sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise bu kısım hakkında,

h) Hakem kararı tâbi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veya tâbi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptal edilmiş ise, yabancı hakem kararının tenfizi istemini reddeder.

Birinci fıkranın (ç), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yazılı hususların ispat yükü, hakkında tenfiz istenen tarafa aittir.

 

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuk Hakkında Kanun’un 63. Maddesi

 

Yabancı hakem kararlarının tanınması da tenfizine ilişkin hükümlere tâbidir.

 

 

2. Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Davalarında Görevli Mahkeme

 

Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının gerek tanınması gerekse tenfizi istemli davalarda görevli mahkeme 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun'un 51/1 ve 60/2 maddeleri uyarınca Asliye Mahkemesi olarak kabul edilmiştir. Asliye Mahkemesi'nden kastedilenin tarafların ve uyuşmazlığın niteliğine göre Asliye Hukuk Mahkemesi ya da Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Özellikle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra Asliye Hukuk Mahkemesi ile Asliye Ticaret Mahkemesi arasındaki ilişki, görev ilişkisi olarak kabul edildiğinden ticari bir davanın Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinden tanınması ya da tenfizinin istenmesi haliyle tam tersi durumda davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği açıktır.

 

 

3. Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Davalarında Yetkili Mahkeme

 

5718 sayılı Kanun 51/2 maddesinde yabancı mahkeme kararlarının tenfizine ilişkin yetki düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemenin kıyasen, yabancı mahkeme kararlarının tanınmasına ilişkin yetki kuralı olarak da kabul edilmesi gerekir. Yabancı hakem kararlarının tenfizi konusunda yetkili mahkeme ise, 5718 sayılı Kanun'un 60/2 maddesinde belirlenmiştir.

5718 sayılı Kanun'un 51/2 maddesi uyarınca yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizi istemleri hakkında yetkili mahkeme, aleyhine kararın tenfizi istenen kişinin Türkiye'deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesi ile Türkiye'de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden biri olarak gösterilmiştir. Diğer taraftan, düzenlemede açıkça gösterilmemiş olmakla birlikte 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 17. maddesi kapsamında yetki sözleşmesi yapılması mümkün bir durumun varlığı halinde yetki sözleşmesi ile yetkilendirilmiş mahkeme de tanıma ve tenfiz isteminde yetkili kabul edilmelidir.

Yabancı hakem kararlarının tenfizine ilişkin yetki kuralının düzenlenmiş olduğu 5718 sayılı Kanun'un 60/2 maddesine göre, yetkili mahkeme öncelikli olarak tarafların sözleşme ile kararlaştırmış oldukları yetkili Asliye Mahkemesi olarak kabul edilmiştir. Sözleşmede yetki şartı yoksa aleyhine karar verilen tarafın Türkiye'deki yerleşim yeri mahkemesi o da yoksa sâkin olduğu, bu da yoksa icraya konu teşkil edebilecek malların bulunduğu yer mahkemesi yetkili sayılacaktır. Yine Kanun'un 63. maddesi uyarınca yabancı hakem kararlarının tanınmasında, tenfize ilişkin hükümler uygulanacağından, tenfize yetkili mahkemenin tanımaya da yetkili olduğu kuşkusuzdur.

 

 

4. Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Davalarında Davacı

 

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 52/1 maddesi uyarınca, kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkesin davacı olması mümkündür. Bu nedenle davacı genellikle, tenfizi istenen ilamın tarafları olmaktadır. Bu bağlamda, tenfizi istenen ilamın davacı ya da davalısının ilamın tümü ya da bir kısmının tenfizi ya da tanınmasını istemesi mümkündür. Bununla birlikte, özellikle tanıma istemlerinde, tanınması istenen ilamın tarafları dışında, bu ilamı delil olarak kullanacak kişilerin de tanıma isteminde bulunması mümkündür.

Yabancı hakem kararlarının tenfizi istemlerinde de aynı kuralların geçerli olduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

 

 

5. Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Davalarında Davalı

 

Bilinenin aksine tanıma ve tenfiz istemli davalar, kural olarak hasımsız görülen davalardan değildir. Bu davalarda, tenfiz ve tanıma istenen ilamın hasımsız olması halinde tanıma ve tenfizin de hasımsız olması mümkün olmakla birlikte bir hasmın bulunduğu hallerde, tanıma ve tenfiz isteminin hasımsız olarak talep edilmesi mümkün değildir.

Tanıma ve tenfiz istemli davalarda husumet, aleyhinde tenfiz istenen tarafa yöneltilmesi gerekir. Örneğin, yabancı mahkemece verilen belirli bir paranın tahsiline ilişkin ilam, o ilamda davacı olan kişi tarafından tenfiz edilmek isteniyorsa, burada husumetin de o ilamda davalı olan kişiye yöneltilmesi zorunludur.

 

 

6. Yabancı Mahkeme ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi Davalarında Yargılama

 

Bu kısımda tanıma ve tenfiz davalarında uygulanacak yargılama usulü ve yine bu davalarda dikkat edilmesi gereken bazı özel durumları izah etmeye çalışacağız.

 

 

6.1. Tanıma ve Tenfiz Davalarında Yargılama Usulü

 

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 55/1 maddesi uyarınca tanıma ve tenfiz istemli davalarda basit yargılama usulü uygulanacaktır.

 

 

6.2. Tanıma ve Tenfiz Davalarında Dava Ön Şartı

 

5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun'un 53. Maddesi gereğince dava dilekçesine yabancı mahkeme ilâmının o ülke makamlarınca usulen onanmış aslı veya ilâmı veren, yargı organı tarafından onanmış örneği ve onanmış tercümesi ile ilâmın kesinleştiğini gösteren ve o ülke makamlarınca usulen onanmış yazı veya belge ile onanmış tercümesinin eklenmesi zorunlu olarak kabul edilmiştir.

Yine yabancı hakem kararının tenfizinin istenmesi halinde de, 5718 sayılı Kanun'un 61. maddesi uyarınca, dava dilekçesi ekinde, tahkim sözleşmesi veya şartının, aslı yahut usulüne göre onanmış örneği ile hakem kararının usulen kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcılık kazanmış aslı veya usulüne göre onanmış örneği ve bu belgelerin tercüme edilmiş ve usulen onanmış örneklerinin eklenmesi zorunludur.

Mahkemece yapılacak ilk inceleme neticesinde bu belgelerden bir ya da birkaçının eksik olması halinde davacı tarafa 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 119/2 maddesi uyarınca bir haftalık kesin süre verilmek suretiyle bu eksikliğin giderilmesi istenmeli, eksikliğin ikmalinden sonra dilekçenin tebliği yoluna başvurulmalı, eksikliğin ikmal edilememesi halindeyse; davanın açılmamış sayılmasına karar verilmelidir.

Tanıma ve tenfiz talebinde bulunulabilmesi için tüm taleplerde olduğu üzere hukuki yararın bulunması dava şartıdır. Tenfiz taleplerinde çoğunlukla bu şart gerçekleşmekte ve sorun yaratmamakta iken tanıma taleplerinde ise bu kararın kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilmesini gerektiren sebeplerin bulunması aranacaktır.

 

 

6.3. Tanıma ve Tenfiz Davalarında Harç

 

492 Sayılı Harçlar Kanunu'nun 4. maddesinde "Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife gereğince harç alınır." Yine Harçlar Kanunu'nun 3/2 maddesi gereği hakem kararları bakımından da bu düzenleme uygulanır. Bu durumda, yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tenfizi istemli davalarda, aynen klasik bir davada alınması gerekli harçlar alınacaktır. Bu nedenle, bedelin belirli ya da belirlenebilir olduğu davalarda nispi, diğer davalarda maktu harç alınması gerekecektir.  Her iki halde de başvuru harcının maktu olarak yatırılması gerektiği unutulmamalıdır.

 

 

6.4. Tanıma ve Tenfize Konu Olabilecek Kararlar

 

Burada öncelikli olarak "Tanıma" ve "Tenfiz" kavramları üzerinde durularak, iki kavram arasında farklara ilişkin tespitler ve açıklamalar yapılacak ardından da tanıma ve tenfize konu olabilecek kararlar gösterilecektir.

Tanıma, herhangi bir icrai vasfı olmaksızın ilamın kesin delil ve kesin hüküm oluşturması için tenfiz şartlarını taşıdığının tespitini ifade etmektedir. Buna karşılık tenfiz, yabancı bir mahkeme ya da hakem tarafından verilmiş ve kesinleşmiş bir ilama, kararın verildiği ülkenin dışında başka bir ülkede uygulanabilirlik katmaktan ibarettir.

Tenfizin konusunu;

a) 5718 sayılı Kanun'un 50/1 maddesi uyarınca, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmlar,

b) 5718 sayılı Kanun'un 50/2 maddesi gereği, ceza ilamlarında yer alan kişisel haklara ilişkin hükümler,

c) 5718 sayılı Kanun'un 60/1. maddesi uyarınca kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış taraflar için bağlayıcı hale gelmiş hakem kararları oluşturur.

Tenfizin konusunu oluşturan her ilamın tanımanın da konusunu oluşturacağı kuşkusuzdur.

 

 

6.5. Tanıma ve Tenfiz Şartları

 

Bu başlık altında yapılacak incelemenin mahkeme ve hakem kararları yönünden ayrılmasında fayda bulunmaktadır.

 

6.5.1. Yabancı Mahkeme Kararları Yönünden Tanıma ve Tenfiz

 

Öncelikli olarak tanıma kararı verilebilmesinin ilamın tenfiz şartlarını taşıması olduğu hususu 5718 sayılı Kanun'un 58. maddesinde kabul edilmiş, ancak Kanun'un 54/1-a maddesinde gösterilen şartın tanıma için aranmayacağı ifade edilmiştir. Bu yönüyle incelemenin tenfiz şartları üzerinden yapılmasında fayda vardır.

5718 sayılı Kanun'un 54. maddesi uyarınca tenfiz kararı verilebilmesi için,

a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması, (Bu şart tanıma istemlerinde aranmaz)

b)İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması,

c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması,

ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren, mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması gerekir.

 

 

6.5.2. Yabancı Hakem Kararları Yönünden Tanıma ve Tenfiz

 

5718 sayılı Kanun 62. maddesinde, yabancı hakem kararlarının tenfizini esas kabul etmiş ve ret kararı verilebilmesi için gerekli şartları sıralamıştır.

Buna göre;

a)Tahkim sözleşmesi yapılmamış veya esas sözleşmeye tahkim şartı konulmamış ise,

b) Hakem kararı genel ahlâka veya kamu düzenine aykırı ise,

c) Hakem kararına konu olan uyuşmazlığın Türk kanunlarına göre

tahkim yoluyla çözümü mümkün değilse,

ç) Taraflardan biri hakemler önünde usulüne göre temsil edilmemiş ve

yapılan işlemleri sonradan açıkça kabul etmemiş ise,

d) Hakkında hakem kararının tenfizi istenen taraf, hakem seçiminden usulen haberdar edilmemiş yahut iddia ve savunma imkânından yoksun bırakılmış ise,

e) Tahkim sözleşmesi veya şartı taraflarca tâbi kılındığı kanuna, bu konuda bir anlaşma yoksa hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna göre hükümsüz ise,

f) Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usul, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği ülke hukukuna aykırı ise,

g) Hakem kararı, hakem sözleşmesinde veya şartında yer almayan bir hususa ilişkin ise veya sözleşme veya şartın sınırlarını aşıyor ise bu kısım

hakkında,

h) Hakem kararı tâbi olduğu veya verildiği ülke hukuku hükümlerine veya tâbi olduğu usule göre kesinleşmemiş yahut icra kabiliyeti veya bağlayıcılık kazanmamış veya verildiği yerin yetkili mercii tarafından iptal edilmiş ise yabancı hakem kararının tenfizi istemi reddedilmelidir.

 

6.6. Tanıma ve Tenfiz Davalarında Kanun Yolu (İstinaf ve Temyiz)

 

5718 sayılı MÖHUK'un 57 ve 61/2 maddeleri uyarınca gerek yabancı mahkeme kararlarının gerekse yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizi talebiyle açılan davalar neticesinde verilen kararlar aleyhine istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurulması mümkündür.