Geçmişten günümüze, sorumluluk hukukunda ortaya çıkan en önemli sorun, üçüncü bir kişinin haksız fiili neticesinde bir zarar doğması halinde, meydana gelen zarardan kimin sorumlu olacağı olmuştur. Sorumluluk hukukunun temelini kusura dayanan sorumluluk halleri oluşturmuş olup herkesin meydana getirdiği fiil sebebiyle ortaya çıkan zarardan, kusuru oranında, kısmen veya tamamen sorumlu olacağı düşüncesi sorumluluk hukukuna hâkim olmuştur. Zamanla toplumsal kuralların ve teamüllerin değişmesiyle birlikte kusura dayanan sorumluluk halleri yetersiz kalmış, herkesin kusurlu hareketi neticesinde meydana gelen zarardan sorumlu olacağı ilkesine birtakım istisnalar getirilmiştir. Türk Borçlar Kanunu'nun 69'uncu maddesinde düzenlenen bina ve yapı eseri malikinin sorumluluğu da, kusur esasına dayanan sorumluluk hallerinden ayrılarak, meydana gelen zarardan ilgili kişilerin sorumlu olması için kusur şartı aramayan kusur sorumluluğu ilkesinin istisnalarından birisidir.
Kat mülkiyeti düzenine tâbi bir yapı eserindeki yapım bozukluğu ya da bakım eksikliği nedeniyle üçüncü kişinin uğradığı zarardan kimin/kimlerin yapı maliki sıfatıyla sorumlu olduğu belirlenirken bağımsız bölüm-ortak yer ayrımı belirleyicidir. Ayrıca, klasik kat mülkiyetinden farklı olarak toplu yapı düzeninde, ortak yerler nicelik bakımından artmakta ve nitelik bakımından çeşitlenmekte olup, bu durum, ortak yerlerden kaynaklanan zararlardan sorumlu kişilerin tespitinde önem arz eder. Ortak yerlerdeki yapım bozukluğu veya bakım eksikliği nedeniyle üçüncü kişilerin uğradığı zarardan kat maliklerinin sorumluluğunun hukuki niteliği tartışmalıdır.
TBK'nın "Giderim yükümlülüğü” başlıklı 69. maddesi;
"Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
İntifa ve oturma hakkı sahipleri de binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar.
Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır." Şeklindedir.
TBK'nın "Zarar tehlikesini önleme” başlıklı 70. maddesinde ise;
"Bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir.
Kişilerin ve malların korunması hakkındaki kamu hukuku kuralları saklıdır." Hükmü yer almaktadır.
Bina ve diğer yapı eserleri, başkalarının can ve mal varlıkları için tehlike arz ettiği için kabul edilmiş özen ilkesine dayanan bir kusursuz sorumluluktur. Bir kusursuz sorumluluk olduğu için kusur ehliyeti bulunmayan bina veya eser sahibi de TBK'nın 69. maddesi gereğince sorumlu tutulabilir.
Bina; kişilerin barınma ya da korunma amacıyla toprağa bağlı olarak yaptıkları, etrafı çevrili, genellikle üstü örtülü olan sabit yapılardır. Binanın yapılmasındaki şekil, plan veya kullanılan malzemenin önemi yoktur. Ev, daire, mahzen, sığınak, dükkân, garaj, ağıl, spor salonu vs. buna örnek olarak gösterilebilir.
Diğer yapı eserleri ise; toprağa doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan, insan eliyle yapılmış bina dışında kalan yapılardır. Örneğin, reklam panosu, enerji hattı, köprü, bahçe duvarı, asansör, sirk çadırı, kanalizasyon şebekesi, tünel, cadde, kaldırım, kuyu, tarlada açılmış çukur, bent, kayak pisti, teleferik, elektrik- telefon direkleri, bahçe duvarları vb.
Bir yapının TBK'nın 69. maddesi anlamında diğer yapı eseri sayılabilmesi için;
- Sabit ve toprağa bağlı olması gerekir. Sabit kavramı, yapının bir daha kaldırılmamak üzere yapılmış olmasını ifade etmez. Geçici bir süre için sabit olma dahi yeterlidir. Örneğin, geçici olarak kurulan sirk çadırı, gösteri sahnesi de diğer yapı eseridir.
- İnsan eliyle yapılmış olmalıdır. Kendiliğinden oluşmuş mağaralar, çukurlar, kayalar gibi doğal oluşumlar diğer yapı eseri değildir. İnsanlar tarafından yapay olarak inşa edilmişse diğer yapı eseri söz konusu olur (98)
Yapı eseri üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi hem yapım bozukluğundan, hem de bakımdaki eksikliklerden sorumludur.
Örneğin, istinat duvarını onarmamak veya kuyunun ağzını tehlikeyi önleyecek biçimde kapalı tutmamak gibi sebeplerle doğan zarardan yapı maliki sorumludur.
İntifa ve oturma hakkı sahibi kişiler de yapı üzerinde uzun süreli bir ayni hakka sahip olmaları nedeniyle sorumlu tutulmuşlardır. Ancak sorumlulukları bakım eksikliği ile sınırlıdır. Yapım bozukluklarından sorumlu tutulamazlar.
Sorumluluk zararın meydana geldiği ana göre belirlenir. Bina veya diğer yapı eserine, zararın meydana geldiği anda malik, intifa veya oturma hakkı sahibi olan kimse sorumludur. Bu andan sonra mülkiyetin başkasına geçirilmesi sonucu değiştirmez.
Taşınmazın kiraya verilmiş olması bina malikini sorumluluktan kurtarmaz. Kiracılar, sözleşmeleri uzun süreli dahi olsa, TBK'nın 69. maddesi gereğince sorumlu tutulamazlar. Zira kusursuz sorumluluk istisnai ve ancak kanunda sayılan hallerden ibarettir.
Ancak kiracının tam kusuruyla sebebiyet verdiği zarardan yapı maliki kusursuz olarak sorumlu tutulamaz. Örneğin, kiracının kusuruyla çıkan yangın nedeniyle eşyaları yanan kişilere karşı yapı maliki sorumlu değildir.
Bina veya diğer yapı eseri sahibi gerçek veya tüzel kişi olabilir.
Yapım bozukluğu, binanın yapımında, yani başlangıçtaki eksik ve kusurlardır. Bina veya diğer yapı eserinin yapımı izne tabi olduğu halde izin alınmadan yapılması ya da izin alınmasına rağmen, iznin amaç ve kapsamına aykırı olarak yapılması, izin verildikten sonra yapının değiştirilmesi, ayıplı ya da bozuk yapılması vb.(100)
Bakım eksikliği ise; yapının inşasından sonra, gerekli bakım ve onarımın yapılmaması, tehlikeli kısımlar için koruyucu önlemlerin alınmamış olmasını ifade eder. Örneğin, rüzgârla binadaki yerinden ayrılıp bir başkasına zarar veren tabelanın verdiği zarardan bina maliki sorumludur.
Özen yükümlülüğüne dayanan diğer kusursuz sorumluluk hallerinden farklı olarak, kurtuluş kanıtı imkânı tanınmamıştır. Ağırlaştırılmış bir olağan sebep sorumluluğudur.
Mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun ispatlanması durumunda yapı maliki sorumluluktan kurtulabilir. Örneğin, deprem, üçüncü kişi tarafından patlayıcı madde konulması gibi sebeplerle bina yıkılmış ve bundan dolayı zarar oluşmuşsa, yapı malikinin sorumluluğu söz konusu olmaz.
Ancak, umulmayan hal ya da üçüncü kişinin illiyet bağını kesecek dereceye ulaşmayan kusuru sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Örneğin, fırtınada uçan kiremitlerin yoldan geçen kişinin başına düşüp yaralamasından yapı maliki sorumludur.
Bina maliki zararı tazmin eder. İç ilişkide rücu hakkı saklıdır.
Eğer bina ve diğer yapı eserinden kaynaklanan zararın doğmasında üçüncü kişinin kusuru varsa kusuru olana rücu edilir. Kiracının kusuruyla verdiği zarar söz konusu olduğunda bina maliki yine de sorumlu tutulabilir. Bina maliki ile kiracıya dava açılıp, müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları istenebilir.
TBK'nın 70. maddesi hükmüne göre ise; bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir.
Bu maddeye göre bina ve diğer yapı eseri sahibi için öngörülmüş bir kanuni borç söz konusudur. Örneğin, balkonun, bahçe yahut istinat duvarının yıkılma tehlikesi arz etmesi durumunda, zarar görme ihtimali olan kişi tehlikenin giderilmesini isteyebilir. Talep edenin komşu olması gerekmez yalnızca zarara uğrama ihtimalinin bulunması yeterlidir.
Talep edilmesine rağmen tehlike giderilmemesi durumunda, borca aykırı bir davranış söz konusu olacaktır. Bunun sonucu olarak, zarar tehlikesiyle karşı karşıya kalan kişi TBK'nın 113. maddesi gereğince masrafı borçluya ait olmak üzere tehlikenin kendisi veya başkası tarafından giderilmesini talep edebilir.
Örnek Yargıtay Kararı
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 28.11.2005 tarih, 2004/16308 Esas, 2005/12788 Karar
"... Binanın çatısına yeterince sağlamlaştırılmadan ve tehlike yaratacak şekilde sac levha monte edilmesi binanın kullanımına bağlı bir olgu olduğundan, Borçlar Yasası 58. maddesinde açıklanan binanın korunmasındaki kusur kapsamında değerlendirilmeli ve davalı bina sahibi zarardan sorumlu tutulmalıdır.
Davalıya ait olan ve yine davalı tarafından benzin istasyonu olarak kullanılan yerdeki binanın çatı aralığı ile merdiven arasındaki açıklığı kapatmak için konulmuş olan sac levhanın, kuvvetli rüzgarın etkisi ile yerinden kurtulup, yakıt almak için orada bulunan davacının yüzüne çarparak yaralanmasına neden olduğu anlaşılmaktadır. Borçlar Yasası'nın 58. maddesi gereğince bina sahibi, binanın iyi yapılmamasından veya korunmasındaki kusurdan kaynaklanan zararlardan sorumludur. Davalı bina sahibi olarak, binanın iyi yapılmamasından doğan zararlardan sorumlu olduğu gibi binanın iyi kullanılmaması, yeterli bakım yapılmaması gibi nedenlerden doğan zararlardan da sorumludur. Binanın çatısına yeterince sağlamlaştırılmadan ve tehlike yaratacak şekilde sac levha monte edilmesi binanın kullanımına bağlı bir olgu olduğundan BK. 58.maddesinde açıklanan binanın korunmasındaki kusur kapsamında değerlendirilmeli ve davalı zarardan sorumlu tutulmalıdır. Mahkemece, zarar kapsamı belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulmak gerekirken, davanın tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir..."
(TMK M. 730) 4721 sayılı TMK'nın "Taşınmaz malikinin sorumluluğu” başlıklı 730. maddesinde;
"Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski haline getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.
Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan zararların uygun bir bedelle denkleştirilmesine karar verebilir." hükmü yer almaktadır.
Mülkiyet hakkının, bu hakkın sınırları aşılarak kullanılması sonucu oluşan zararlardan malik sorumlu tutulmuştur. Taşınmaz malikinin kusursuz sorumluluğunda kurtuluş kanıtı getirme imkânı tanınmamıştır. Malik ancak illiyet bağını kesen sebeplerin varlığını ispat ettiği takdirde sorumluluktan kurtulabilir.
Taşınmaz üzerinde mülkiyet hakkı sahibi olunmalıdır. Sınırlı ayni hak veya şahsi hak sahibi olanlar (örneğin, intifa hakkı sahibi, kiracı vb.), TMK'nın 730. maddesi kapsamında sorumlu değildir.
Mülkiyet hakkının kullanımı sınırsız değildir. Taşınmaz maliki, mülkiyet hakkını sınırlarını aşarak kullanmasından doğan zararda kusuru bulunmasa dahi sorumludur.
Mücbir sebep, zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurunun ispatlanması durumunda taşınmaz malikinin sorumluluğu doğmaz. Örneğin, deprem nedeniyle tarladaki su havuzunun çatlaması sonucu komşu taşınmazın zarar görmesi gibi.
Taşınmaz maliki, zararı gidermekle yükümlüdür. Zarara kusuruyla sebebiyet veren üçüncü kişilere karşı rücu hakkı vardır.