KAPAT
Miras Hukuku | Hikmet Şengül Hukuk Bürosu

Miras bırakanların çeşitli nedenlerle mirasçılarından mal kaçırması söz konusu olabilmektedir. Bu mal kaçırma, miras bırakan ve sözleşmenin karşı tarafının görünürde bir sözleşme yapması ancak bu sözleşmenin arkasına asıl niyetlerini içeren başka bir sözleşmeyi gizlemesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Muris muvazaası olarak adlandırılan bu durum kanunlarımızda yer almamakla birlikte uygulamada sıkça rastlanan bir olgudur. Muris muvazaası terimi, Yargıtay içtihatlarıyla hukuk sistemimize girmiştir. Kişiler, ülke ve yörenin gelenek ve göreneklerinin, toplumsal eğilimlerin etkisi ile muvazaalı sözleşmeler yapmışlar veya yapmak zorunda kalmışlardır.

Muris muvazaası, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 01.04.1974 tarihinde verdiği 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla hukukumuza girmiştir. 74 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararındaki esaslar yine Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 22.05.1987 tarihinde verdiği 4/5 sayılı kararıyla (usuli düzenlemeye ilişkin eklemeler hariç) teyit edilmiştir. 16.03.1990 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında da içtihat değişikliğine yer olmadığı yönünde karar verilmiş ve “muris muvazaası” kavramı hukuk düzenimiz içerisinde yer almaya başlamıştır.

Mirastan Yoksunluk Sebepleri

Türk Medeni Kanunu Madde 578-

"Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler:

1. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler,

2. Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler,

3. Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,

4. Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar. Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar."

 

Mirastan Yoksunluğun Altsoya Etkisi

Türk Medeni Kanunu Madde 579-

"Mirastan yoksunluk, yalnız yoksun olanı etkiler. Mirastan yoksun olanın altsoyu, mirasbırakandan önce ölen kimsenin altsoyu gibi mirasçı olur."

Mirasçının açtığı ortaklığın giderilmesi davasında, hâkim imkân varsa taşınmazlardan her birinin tamamını bir mirasçıya vermek suretiyle paylaştırmayı yapar. Mirasçılara paylaştırma yapılırken şayet taşınmazların değerleri arasında fark varsa bu farkın para olarak ödenmesi yoluyla miras payları arasında denkleştirme sağlanır.

Elbirliği halinde mülkiyet ancak mal devredildiğinde, topluluk dağıldığında veya paylı mülkiyete geçildiğinde sona ermektedir. Elbirliği ile mülkiyette paylaştırma, diğer bir ifadeyle ortaklığın giderilmesi ise, dava yolu dâhil aksi belirlenmemişse kural olarak paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılmalıdır.

Ortaklığın giderilmesi davalarında malın paylaşımının istenmesi halinde öncelikle taşınmazın miktarı, pay ve paydaş durumu ve imar mevzuatı çerçevesinde bölünmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmalıdır. Mevcut şartlara göre taşınmazın/taşınmazların paylaşımı mümkün ise fen bilirkişisine taksim projesi düzenlettirilir ve mahkeme tarafından projedeki bölümlerin hangi paydaşa verileceği konusunda tarafların anlaşmasına göre veya anlaşma sağlanamadığı durumlarda kura çekilerek hüküm tesis edilmektedir

Vasiyetname, miras bırakanın son istek ve arzuları ile mirasının paylaşım esaslarını belirleyen yazılı belge veya sözlü beyandır. Vasiyetname, resmi memur huzururunda yapılabileceği gibi miras bırakanın kendi el yazısı ile veya koşulları varsa sözlü beyan yolu ile de geçerli bir şekilde yapılabilir.

Vasiyetnamenin iptali davaları, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görev alanına giren ve miras hukukunun ilgilendiren önemli davalardandır. Vasiyetname ve vasiyetnamenin iptali ile ilgili davalarda, miras bırakan tarafından hazırlanmış olan vasiyetname mahkeme kararı ile iptal edilebilmekte ve vasiyetnamenin iptali neticesinde vasiyetnameye bağlanmış olan ölüme bağlı tasarrufların sonuçları ortadan kaldırılmaktadır.

Vasiyetname, kişinin ölümünden geçerli olmak üzere mirasçılarına veyahut belirlediği kişilere belirli bir mal varlığı bırakması amacıyla ikame etmiş olduğu ölüme bağlı bir tasarruf işlemidir. Vasiyetnamenin düzenlenmesi akabinde miras bırakının ölümünden sonra vasiyet görevli ve yetkili mahkemesinde açılır. Vasiyetnamenin açılması ile kesinleşen vasiyetnamenin içeriğinin yerine getirilmesine öğretide vasiyetnamenin tenfizi denilmektedir.

Vasiyetnamenin yerine getirilebilmesi için vasiyetnamenin açıldığının ve iptali için yasada öngörülen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir. Vasiyetname usulünce açılıp, okunma kararının kesinleşmesinden sonra vasiyetnamenin iptali için 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlar. Vasiyetnamenin iptali davasında öncelikle dava konusu vasiyetnamenin açılıp açılmadığı araştırılarak vasiyetnamenin açılmasına ilişkin kararın kesinleşme tarihli şerhini içerir onaylı sureti getirtilerek, dosya içine konulması gerekir.

Vasiyetnamenin tenfizi davaları uygulamada genellikle tapuda taşınmaz devri ya da belli bir mal varlığı hakkının el değiştirilmesine yol açılan dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Miras sözleşmesi, yaşayan bir kişinin malvarlığını ölümünden sonra belirli kişilere veya belirli koşullara göre nasıl dağıtacağını düzenlediği bir hukuki düzenlemeyi ifade eder. Miras paylaşım sözleşmesi ise mirasçılar arasında mirasbırakandan kalan mirasın mirasçılar arasında ne şekilde dağıtılacağını düzenlemektedir.

Mirasçılık belgesi, mahkeme yahut notere başvuru sonucunda mahkeme ya da noter tarafından verilen murisin mirasçıları ile mirasçılarının payını gösteren bir belgedir. Mirasçılık belgesinin aksi daima ispat edilebilen bir belge olması sebebiyle ilgili kişi daima mirasçılık belgesinin iptalini veya mirasçılık belgesinin düzeltilmesini talep edebilmektedir.

“Terekenin Tespiti Davası”, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 589. maddesi ile düzenlenmiştir:

Türk Medeni Kanunu Madde 589"Mirasbırakanın yerleşim yeri sulh hâkimi, istem üzerine veya re'sen tereke mallarının korunması ve hak sahiplerine geçmesini sağlamak üzere gerekli olan bütün önlemleri alır.

Bu önlemler, özellikle kanunda belirtilen hâllerde terekede bulunan mal ve hakların yazımına, terekenin mühürlenmesine, terekenin resmen yönetilmesine ve vasiyetnamelerin açılmasına ilişkindir.

Önlemlerle ilgili giderler, ileride terekeden alınmak üzere, başvuran kişi tarafından; önleme hâkimin re'sen karar verdiği hâllerde Devlet tarafından karşılanır.

Mirasbırakan, yerleşim yerinden başka bir yerde ölmüş ise, o yerin sulh hâkimi bu ölümü yerleşim yeri sulh hâkimine gecikmeksizin bildirir ve mirasbırakanın ölüm yerinde bulunan mallarının korunması için gerekli önlemleri alarak bununla ilgili dosyayı ve varsa vasiyetnameyi yerleşim yeri sulh hâkimine gönderir."

Mirasçılar, vefat eden akrabalarının tüm malvarlığı hakkında bilgi sahibi olmadığından mirasa konu olabilecek (taşınır ve taşınmaz mallar, banka hesapları, fikri ve sınai hakları, kripto para, soğuk cüzdan hesapları ve miras bırakanın borçları) malvarlıkları mahkeme aracılığıyla terekenin tespiti davası neticesinde tespit edebilecektir.  Terekenin tespiti davası açılırken dava dilekçesinde yazılmamış olan bir eksiklik davayı açan kişi veya kişilerin çok büyük hak kaybına uğramasına neden olabilmektedir. Bu nedenle tavsiyemiz söz konusu mirasın tespiti davası açılırken miras hukuku ile ilgilenen bir avukatla çalışmaktır.

Miras sözleşmeleri, kişilerin ölümü durumunda aile içinde yaşanabilecek anlaşmazlıkları önlemek ve mirasın düzenli bir şekilde dağıtılmasını sağlamak amacıyla kullanılır. Bu belge, hukuki bir dayanak sağlayarak miras bırakanın iradesini yasal bir çerçevede yerine getirir.

Her miras sözleşmesi, bireyin özel durumlarına bağlı olarak farklılık gösterebilir ve bu nedenle bir avukatın rehberliğiyle hazırlanması önemlidir.

ARA
WHATSAPP