KAPAT
Ticaret ve Şirketler Hukuku | Hikmet Şengül Hukuk Bürosu

Bir işletmenin mal ve hizmetlerinin, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt edilebilmesi ihtiyacı, ayırt edici işaret kullanmayı gerektirdiğinden marka kavramı doğmuştur. Marka sayesinde dünyanın her yerinde bir malın veya hizmetin kime ait olduğu kolaylıkla anlaşılabilmekte, işletmeler de marka hakkına dayanarak, dünyanın her yerinde kolaylıkla ve güvenle mal veya hizmet satışı yapabilmekte, müşterileri ile daha kolay iletişim kurabilmekte, adeta onlarla konuşmaktadır.

Ticari hayatta işletmeleri ve işletmelerin ürettikleri mal ve hizmetleri birbirinden ayırt etmeye yarayan çeşitli işaretler mevcuttur. Ticaret unvanları (TTK m.39 vd.) ticari işletmeleri birbirinden ayırmaya, işletme adları (TTK m.53) işletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmeye yararken, SMK’nın 4’üncü maddesine göre marka ise bir teşebbüsün mal veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlamaktadır. Markanın ticari unvan ve işletme adı gibi tescil zorunluluğu yoktur ancak ayırt edici ve sicilde gösterilebilir olması koşulu ile her türlü işaretin hatta tek rengin bile marka olarak tescil edilmesi mümkündür.

Marka hakkına tecavüz sayılan haller SMK’nın 29’uncu maddesinde sınırlı sayıyla sıralanmakta,13 SMK’nın 29/1-a maddesi ile de SMK’nın 7’inci maddesine atıf yapılmaktadır. Bu kapsamda, marka hakkına tecavüz sayılan fiiller incelenirken SMK’nın 7’nci ve 29’uncu maddeleri birlikte değerlendirilmelidir. Marka hakkına tecavüze ilişkin cezai hükümler ise SMK’nın 30’uncu maddesinde düzenlenmiştir.

Anonim şirket genel kurul kararlarının iptali kararı yenilik doğurucu bir karardır ve bu karar ile birlikte iptal edilen genel kurul kararı geçmişe etkili olarak ortadan kalkmış olur. İptal kararı verilinceye kadar TTK m. 448 ve 449. maddelerde öngörülen ilan, teminat, kararın yürütülmesinin geri bırakılması gibi imkânlar kapsamında kararların iptalinin işlem güvenliği bakımından yaratabileceği sakıncalar da minimuma inmektedir. Bu kapsamda TTK m. 445 uyarınca iptali gereken bir karar karşısında pay sahibinin korunması düşüncesi ön planda olmalı; kanun hükümlerinin yorumunda da pay sahipliği haklarının korunması yönünde bir yorum tercih edilmelidir. Muhalefet koşulu, pay sahibinin iptal davası açma hakkını kullanabilmesi bakımından usuli bir koşuldur.

Anonim şirketlere ilişkin karşılaşılan uyuşmazlıkların büyük bir bölümünü, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davaları oluşturmaktadır. İptal davası, pay sahipleri, yönetim kurulu ve kararların yerine getirilmesi kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri tarafından açabilir. Bu sayım sınırlayıcıdır.

Anonim şirketlerde, genel kurul kararları aleyhine iptal davası açma hakkı, önemli bir bireysel pay sahipliği hakkıdır. TTK m. 446/1-a düzenlemesinde pay sahibinin, iptal davası açabilmesi için toplantıya katılarak karara olumsuz oy vermesi ve bu muhalefetini tutanağa geçirtmesi koşulları aranmıştır.

Kooperatifler, ortak bir ekonomik amaç doğrultusunda, belirli bir amaca ulaşmak için gönüllü olarak bir araya gelen ve ortaklık esasına dayalı bir şekilde faaliyet gösteren tüzel kişilerdir. Kooperatifler, ticari şirketlerden farklı olarak, kar amacı güdmezler. Amaçları, ortaklarının ortak ihtiyaçlarını karşılamak ve ortaklarının ekonomik ve sosyal refahını sağlamaktır.

ARA
WHATSAPP