KAPAT
Hukuki Yazılar

Hukuki Yazılar

Zorunlu geçit hakkı kurulabilmesi için gerekli yasal ve uygulamalı bütün koşullar gerçekleştiğinde, zorunlu olarak geçit gereksinimi duyan taşınmaz maliki, üzerinde geçit irtifakı kurulacak taşınmaz malikinden bu hakkın kurulmasını isteme yetkisini yasal olarak elde ederken; yüklü taşınmaz maliki ise, kendi taşınmazında bu yönde bir irtifakı kurma yükümlülüğü altına girmektedir.

Alacağın devri, en kaba tabiriyle bir hakkın diğer bir kimseye geçirilmesi şeklinde tanımlanabilmektedir. Alacağın devri yani temliki kavramı hukuken ise Türk Borçlar Kanunu'nun 183.maddesinde yer almaktadır. TBK 183'e göre; alacağın devri (alacağın temliki); alacaklı ile üçüncü kişi arasında yapılan ve borçlunun rızası aranmadan üçüncü kişiye kazandırıcı niteliği olan bir tasarruf işlemidir.

Yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tanınması ve tenfizi davaları, milletlerarası ilişkilerin giderek yoğunlaşması ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın ile şirketlerimizin yurt dışı faaliyetlerinin artması karşısında özel bir önemi haiz hale gelmiştir. Bu nedenle, Asliye Hukuk Mahkemeleri bakımından önemli bir uygulama alanı bulunması gözetilerek bu başlıkta da yabancı mahkeme ve hakem kararlarının tanınması ile tenfizine ilişkin istemlerin incelenmesi uygun görülmüştür.

Tanıma ve tenfiz iki ayrı kavram olup, birbirleri yerine kullanılamaz ve farklıdırlar. Tanıma, bir yabancı mahkeme ya da hakem kararının Türkiye’de kesin delil ya da kesin hüküm gücüne sahip olması için istenir, buna karşılık tenfiz ise yabancı mahkeme ya da hakem kararının Türkiye’de icra edilebilmesi için istenir.

Aile konutu şerhi ise eşlerden birinin diğerinin izni olmadan konut üzerinde satma ya da kiralama gibi bir işlem yapmasını engelleyen bir düzenlemedir. Tapuya şerh düşülerek gerçekleştirilen aile konutu şerhi eşlerin konut üzerindeki tasarruf hakkını kısıtlayarak hakları korumayı amaçlayan kanuni bir uygulamadır.

Tapu iptali ve tescili davası; yasalara aykırı, usulsüz yahut yolsuz düzenlendiği iddia edilen tapu kaydının açılan tapu iptali ve tescili davası ile hukuka uygun hale getirilmesini kapsamaktadır. Eşya Hukuku hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir ve birden fazla sebebe dayanılarak tapu iptali ve tescili davaları açılabilmektedir. Aşağıda birtakım tapu iptali ve tescili davaları sebeplerine değineceğiz.

Amacı maddi gerçeği ortaya çıkarmak olan ceza yargılamasında, bazı koruyucu tedbirlere başvurulması gerekebilir. Bu tedbirler, muhakemenin yapılabilmesi açısından, şüpheli ya da sanığın hazır bulundurulması veya delillerin karartılmasını önlemeye yönelik olabileceği gibi, daha sonra verilecek hükmün yerine getirilmesini sağlamaya yönelik de olabilir. Bu amaçları gerçekleştirmek üzere, kişiler hakkında gözaltına alma, yakalama veya tutuklama, eşyalar yönünden ise elkoyma tedbirine başvurulabilir. Aşağıda Gözaltı tedbirine ve gözaltı tedbirine itiraz sürecine değineceğiz.

Genel olarak hepimizin bildiği üzere “sabıka kaydı” olarak da halk arasında bilinen adli sicil kaydı, kişi hakkında kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbirlerinin, mahkumiyet bilgilerinin bulunduğu Adalet Bakanlığına bağlı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nce tutulan resmi kayıttır.

Kişilerin gerek Türk Mahkemeleri gerekse de yabancı ülke mahkemeleri nezdinde almış oldukları ve Türk Hukukuna göre tanınan tüm mahkumiyet kararları adli sicil kaydına kaydedilir.

Adli sicil kayıtlarının bulunduğu adli sicil arşiv kaydı, infazı tamamlanmış ve yerine getirilmiş cezalara ait kişilerin adli sicil bilgilerinin kayıtlı tutulduğu kayıttır

Adli Sicil Arşiv kayıtlarına bakılan yerlere örnek vermek gerekirse; ehliyet alırken, silah ruhsatı alınacağı sırada, siyasi parti adaylığı, muhtar adaylığı ve kamu kurumlarına iş başvurusu sırasında veya kamu görevi niteliğinde iş gören özel sektör iş başvuruları sırasında adli sicil arşiv kaydına bakılmaktadır.

Adli sicil arşiv kaydı, kişiye özel bilgiler içerdiğinden Adli Sicil Kanunu’nun 10.maddesinde sayılan; kişinin kendisi, özel yetki ile yetkilendirilmiş vekili, soruşturma veya kovuşturma kapsamında hakim ve savcı, yetkili seçim kurulları ve gerekli görülmesi halinde kamu kurum ve kuruluşları dışında verilmez.

Türk Vatandaşlığı Kanunu’na göre; Türk vatandaşlığı, Doğumla, Doğum yeri esasına göre, Sonradan, Evlat edinme yoluyla, Seçme hakkı ile, İstisnai olarak, Göçmen olarak, Oturum şartı aranmaksızın, İkamet şartına bağlı olarak, Evlenme yoluyla kazanılabilmektedir. Bu nedenle Türk Vatandaşlığı kazanabilmenin birden fazla yolu olduğu açıktır. Aşağıda Türk Vatandaşlığının nasıl kazanılacağı üzerinde durulacaktır.

İdareler, kamu hizmetlerini yerine getirirken ihtiyaç duydukları taşınmazlar üzerinde kamulaştırma yoluyla hak sahibi olabilirler. Mülkiyet hakkının idarenin tek taraflı tasarrufu ile malikin rızası olmaksızın kısıtlandığı veya sona erdirildiği istisnai hallerden biri olan kamulaştırma, Anayasa’nın 46. maddesinin verdiği yetki ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun gösterdiği usulle yapıldığı sürece mülkiyet hakkının ihlali olarak kabul edilmemektedir.

Kamulaştırmasız el atmanın yasal bir tanımı bulunmamakla birlikte, idarenin özel mülkiyete tabi bir taşınmaza hukuka aykırı olarak el koyması olarak tanımlanabilir.

Türk Medeni Kanunu’nun 166. Maddesinin 1. Fıkrasına göre; evlilik birliği,eşlerin ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olduğu taktirde, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmanın eski adı şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmadır. Bu, bir tür çekişmeli boşanma davası olup mutlak nitelik teşkil etmez. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması, genel boşanma sebepleri içerisinde düzenlenmiş olup, her bir somut olayın madde kapsamında ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Eşler arasında ortaya çıkabilecek her türlü anlaşmazlık ve geçimsizlik; evlilik birliğini temelinden sarsabileceği için bu kapsamda değerlendirilebilir dolayısıyla bu boşanma davasının açılması için gereken sebepler sınırlı sayıda değildir.

Ceza mahkemeleri, her il merkezi ile coğrafi bölgelerin durum ve iş yoğunlukları göz önünde bulundurularak belirli ilçelerde Hakimler ve Savcılar Kurulunun da görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur.

Ceza Mahkemeleri; Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemelerini kapsamaktadır.

Özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleri ise; Çocuk Mahkemeleri, Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri, İcra Ceza Mahkemeleri, Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemeleridir.

A. Bağlanma parası (Kapora)

Türk Borçlar Kanunu Madde 177-

Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.

Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.

B. Cayma parası

Türk Borçlar Kanunu Madde 178-

Cayma parası kararlaştırılmışsa, taraflardan her biri sözleşmeden caymaya yetkili sayılır; bu durumda parayı vermiş olan cayarsa verdiğini bırakır; almış olan cayarsa aldığının iki katını geri verir.

ARA
WHATSAPP